Gözlerimde bir kez olsun dinmemiş yağmurun bulutları,

Ve içimdeki sisli hava.

Çürüyor ağaçlarım soludukça dumanları.

Renkler canlılığını yitiriyor yavaştan. 

Ellerimin arasında bir avuç kül,

Üfürülmeyi bekliyor.

Bir dem vurunca avuçlarıma,

Tıpkı sararmış yapraklar gibi savruluyor

Bir sağa, bir sola.

Heybetinden eser kalmamış ağaçların

Gövdelerine çarpa çarpa.

Küller tohumlara dönüşebilseydi belki

Güllenirdi kurumuş topraklarım.

Can suyu bile esirgenmiş çiçekleri,

Nasıl döndürmeli hayata?

Yeniden nemlenir mi?

Tomurcukları güllenir mi

Gözyaşlarıyla sulansa? 

Bir de bakarsın ki güneş,

Daha önce hiç bakmadığın bir pencereden

Usulca gökyüzünde yükselir.

Dağılır ruhumun karasına bürünmüş bulutlarım.

En ücra köşelerimden uyanır hisler.

Hisler öyle sarar ki benliğimi,

Küllerimden doğdum sanırım.