Küreselleşmenin kendi toplumumuz da dahil olmak üzere hiçbir toplumda kültürel açıdan olumlu bir etki yaratacağını düşünmüyorum. Eğer bir millet kendi kültürüne ve değerlerine sahip çıkmazsa ve bunları diğer milletlerden etkilenerek değişime sürüklerse sığ bir toplum haline gelinmesine neden olabilir.


İletişim araçlarının etkin kullanımı, uzakların yakın hale gelmesiyle dünyanın farklı bölgerinde yaşayan insanlarla olan etkileşimimiz arttırmış bulunuyor. Önceleri bir milletin kültürel değerlerini öğrenmek çok ulaşılmaz iken şimdilerde internet sayesinde her bilgiye ulaşabiliyoruz ve bu nedenle de kendi kültürümüzü değiştirmeye yönelik harekete geçmemiz, doğru yanlış demeden uygulamaya başlamamız kaçınılmaz oluyor. İster istemez bunlardan etkileniyoruz.


Geçmişten günümüze kadar gelen süre içerisinde, her dilde gerçekleşen Türkçe de yabancı dillerden çok etkilenmiştir. Bu kimisine göre yenilenme olarak adlandırılan durum her yüzyılda farklı etki derecesinde gerçekleşmiştir. Fazla etkileşimde bulunduğumuz milletlerin dilleri ile kendi dilimiz arasında ciddi söz ödünçlemeleri yaşanmıştır. Örnek verecek olursam “tamam” yerine “okey”, evet yerine “yes” gibi kalıplarla dilimizi değiştiriyoruz. Bu kelimelerin günlük dilde ve yazışma dilinde kullanılması anlatım bozukluklarına, anlamda çelişmelere neden oluyor. Bu da bizi ileriye götürmek yerine geriletiyor.


Her milletin kendine has bir kimliği ve benliği bulunmaktadır. Bizleri diğer ülkelerden ayıran en büyük özelliğimiz de kendimize has kültürümüzün olmasıdır. Diğer ülkelerdeki yenilikleri alıp kendi kültürümüzle yoğurduğumuz sürece herhangi bir sorun yaşanacağını düşünmediğim gibi, bu yenilikleri olduğu gibi kullanmaya karşı olmalıyız. Dilimizi, geleneklerimizi, örf ve adetlerimizi değiştirmemeli hatta bu kültürel özelliklerimizi diğer nesillerimize doğru ve güzel bir şekilde uygulamalı olarak aktarmalıyız. Kına gecelerimiz, sünnet düğünlerimiz, yöresel yemeklerimiz; bunlar bizi biz yapan unsurlar ve değerlerdir.


Türk halk kültürü kendi başına çok derin bir yapıya sahip. Zenginliğini, tarihin derinlik ve ayrıntılarından almıştır. Türk tarihine baktığımızda çok geniş alanlara yayılmış, birçok devlet kurmuş ve kültürüne de mükemmel bir zenginlik kazandırmıştır. Bu kadar kapsamlı ve zengin bir kültürümüz olduğu için küreselleşme karşısında bilinçli olmalı ve kültürümüzü ölüme terk etmek yerine savaşmalıyız. Şu an günümüzde popüler olan televizyon, sinema ve internet küreselleşmenin en etkili silahlarındandır. Örnek vermek gerekirse, kültürümüzde bir evlat babasının karşısında bacak bacak üzerine oturamaz iken günümüzde baba ve oğul karşılıklı alkol tüketebiliyor ve buna da modernlik ismini veriyoruz. Kültürümüzde eve ayakkabı ile girmek olmamasına rağmen modernleşme adı altında insanlar artık evlerine ayakkabı ile girmeyi güzel bir olgu olarak görüyor.  


Küresel kültür, insanlarımızına yeni adetlerde edindirmiş. Örneğin, düğünde halay çekmek bizim kültürümüz olmasına rağmen dans etmek bizim kültürümüze ait değildir. Şu an da günümüze baktığımızda düğünlerin vazgeçilmezi olan bu dans etme kültürü aynı zamanda müzik kültürümüzü de etkilemiştir. Dans, kelime bakımından da Türkçe değildir ve bizim kültürümüze ait değildir. Ne kadar halay da düğünlerimizin vazgeçilmeziyse dönemimizde dans da vazgeçilmez bir unsurlarımızdandır.


Küreselleşme, günümüz toplumunda yemek kültürümüzü de değiştirmiş bulunmaktadır. Örneğin; Coca Cola, Mc Donalds, Burger King, Starbucks gibi markalar ülkemizin çoğu yerinde yer almakta ve bunları fazlaca tüketiyoruz. Türk yemeklerinden çok tercih edilen bu farklı ülkelerin tadları bizleri daha cezbediyor. Bu markalar kültürümüze bir süre sonra yerleşerek normalleşiyor ve kendi yemeklerimiz arasında bir tercih haline geliyor.


Son olarak bence yenilik ufak pürüz değişimleri dışında çok da olumsuz bir şey değildir. Ancak köklü kültürümüzde genel olarak yerleşmiş faaliyetlerin tamamen değişmesine ya da değişmesine zemin hazırlanmasına tamamen karşıyım. Yaşadığımız dönemlere bağlı olarak şartlar gereği bazı durumlara alışıyor ve yenilik adı altında bizlere dışarıdan getirilen alışkanlıklara göz yumuyor olabiliriz. Ancak ne olursa olsun, değerlerimize sahip çıktığımız sürece ülkemize de sahip çıkmış olacağımızı düşünüyorum.