kaç kurtar kendini düzenin paslanmış çarklarından

kocaman kollarınla sıkıca sar şehrini

kır yaşadığın yerin bel kemiğini

duvardaki portreden başka kimse yok yanında

parıldayan hiçbir lamba onun sesi kadar aydınlatamaz dünyanı

hepimiz ölüyoruz sevgilim, iyilik ölüyor, aşk ölecek

çalgısız düğünler olacak kafanın bir odasında

bir odasında "anne" diyen ağlayan baba merhametine susamış çocuklar

çok çekmiş ama ölmemiş olacak Süleyman Efendi

günler işleyecek nakış gibi ellerinde

değirmen dönecek eskiyecek aklının ipleri

atacaksın uçurumdan hileyi hurdayı

insan olduğu kadar güzel, anlayacaksın

hava kararacak

ya gece bitecek ya sen

sonunda ya gün doğacak yeniden, ya sen


aşk bir kumardır anlayacaksın