Sandallara atlayanları izliyorum, yaktığım gemilerden.

Yangınlardan kaçıran o hissi özlüyorum, insanlığın en güçlü dürtülerinden.

En zayıf dürtülerimle kendimi oyalıyorum.

Nefes almak kâfiyse, evet ben de yaşıyorum.

Moralim sizin bozamayacağınız kadar bozuk.

Boşuna uğraşmayın.

Ben de öyle yapıyorum.


Yılanlara sarılanları izliyorum, yaktığım gemilerden.

Balık bilmezse de ben biliyorum.

İnsanlığın en güçlü erdemlerinden.

Ölmemek bir erdemse, evet ben de yaşıyorum.

Nefesiyle yetinmeyen çabaları özlüyorum.

Yalanla sarsılanları izliyorum, korkarak kendi gerçekliğimden.

Sağ elimle yaktığımı, sol elimden gizliyorum.

Bir kabre atılan toprağı izliyorum, tiksinerek elimdeki kürekten.

Ölmemek böyle bir erdem, evet ben de atıyorum.

Sağ elimle attığımı, solumdan saklıyorum.

Bir kalbe çakılan çivileri çekiyorum, çiviyle sökmek istemediğimden.

Moralim düzeltemeyeceğim kadar bozuk.

Boşuna uğraşmıyorum.

Haybeye katlanıyorum.


Bağrı yanık bir gemide ufkuma yüzüyorum,

Münezzehim mürettebatın müşerrefliğinden.

Terazim su alıyor, çizgime küsüyorum.

Müteessirim katlimin faaliyetinden.

Bu fermanı vacipleyen şeyhe kin kusuyorum.

Bir esirim, azadım yok sinemdeki yürekten.

Özgürlük bir hayalse, evet ben de kuruyorum.

Mahcubum önümdeki mecburiyetten.

Kan kusuyor kelimelerim, hepsini yutuyorum.

Yorgunum huzurumdaki en eksiklikten.

Sürçülisan kabahatse, evet affoluyorum.

Yılgınım meramın kelâmındaki kifayetsizlikten.

Saatim iki kez doğrulamayacak kadar bozuk.

Ha bire yaşlanıyorum.