Kupa Kızı; korkularını, içindeki karanlığı ile kendini dış dünyadan soyutlayıp hayal dünyasında oluşturduğu karakterler ile yaşıyordu.
Yürüyüşe çıkmıştı. Müzik dinlemek içindeki karakterler ile sohbet etmesini kolaylaştırıyordu. Adımları hızlanıyor, gölün etrafında hızlı hızlı yürüyordu. Bir anda durdu. Az daha gölün içine düşüyordu.
Olduğu yerde kalakaldı. Burayı daha önceden nasıl fark etmemişti? Göl tamamen beyaz ve mor lotuslarla kaplıydı. Yeşil, mor ve beyazın görkeminden gözünü alamıyordu.
Kafasındaki sesler susmuştu artık, karşısındaki lotuslar ona bir şeyler anlatıyordu. Olduğu yere oturdu.
Müziği kapattı. Lotuslarla bağlanmıştı sanki.
Saatlerce oturmuştu. Artık geç olmuştu eve gitmeliydi.
Haftalarca her gün buraya geldi. Artık Kupa Kızı'nın zihninin içindeki sesler susmuştu. İçindeki karanlık aydınlığa kavuşmuştu. Korkuları ile bir bir yüzleşmişti.
Kupa Kızı'nın ruhu iyileşmişti. Lotus çiçeğinin sakinliği onu iyileştirmişti.
Ertesi gün tekrar geldi. Gördüklerine inanamamıştı. Göl berraklaşmıştı. Hiç lotus kalmamıştı. Gözlerini ovaladı, bu gerçek miydi?
Gözünün önünde bir şeyler canlanmıştı. Lotuslar buradayken olduğu gibi. Kupa kızı bu yenilenmiş haliyle hayatına devam ediyordu.
"Merhaba."
Gelen ses ile irkilmişti Kupa Kızı. Gökhan'dı bu, liseden arkadaşı.
Sohbet ederek oradan uzaklaştılar. Göle baktı ve gülümsedi Kupa Kızı.