Bir varmış, bir yokmuş... Masallar böyle başlamaz mı her zaman? Bir gün bütün herkes bir aradaymış. Herkes bir arada iken aralarından biri de oradaymış fakat aslında o farklı yerdeymiş, aslında hayal gücünde ya da düşündüklerinde akıyormuş. Sadece sıranın kendisine ait olmasını bekliyormuş. Aralarına da birden beliren özel bir joker gelmiş. Kimse aslında jokeri bilmiyormuş dedik ya, joker özel diye bilmiyorlarmış. Kim nereden biliyor ki? Etraftaki herkes sadece bakmış. Aralarından birisi hatta sohbet etmiş. O hayalde, düşüncelerde olan kişi bir anda onu görmüş ve etrafına bakınca şaşırmış, şimdi neden diye sormayın, asıl sürpriz masalın sonunda olacak belki de nereden bilelim ki... O günden sonra uzun bir ara daha sıra gelmemiş kupa kızına. Sonra aradan birkaç dakika geçmiş, kupa kızı bir anda kendini joker ile konuşurken bulmuş ama bu joker ya, kupa kızı sadece jokerin sorduğu soruya cevap vermiş. Aradan uzun dakikalar daha geçmiş, jokerden ve kupa kızından haber gelmemiş. Kartlar karıştırılmış, yine kupa kızı jokeri bulmuş fakat konuşmamış. Aradan birkaç dakika daha geçmiş, joker bir istekte bulunmuş. Kupa kızı çok şaşırmış ama bir yandan da çok sevinmiş buna. Sonra joker kupa kızına çok güzel öğütler vermiş. En iyisi o ya, bunlar altın kurallarıymış oyunun. Ardından oyun tam tersine dönmüş, bir nevi el değiştirmiş kağıtlar, bu sefer de kupa kızı jokeri bulmuş. Ona sorular sormuş. Bu masaldaki joker o kadar dürüst, nazik ve saygılıymış ki hiç böbürlenmeden sadece kupa kızına özel bilgiler vermiş:
—Ben bilemem ki, demiş. Alacağın kararlar senin yapacağın seçimlerdir, bunu sen belirle. Ama şunu da sakın unutma, bunları yaparken gülme, herkese karşı farkını göster. Gizemli ol, seni değerli yapacak budur belki de...
Kupa kızı:
—Ağlamak istiyorum çünkü hem sevmek hem güvenmek istiyorum, demiş. İnsanlar etkilendikleri şeylerle beslenir ve onlara göre eserler çıkartır... Sana cevabımı böyle yazarken göstereceğim.
Kupa kızı böylelikle jokere alıştı, bunun kuralı yoktu ki kağıtlar dağıtılıyordu. Eşitlik yerini şansa bırakıyordu. Ama joker kupa kızını uyardı. Bana alışma, sen kendine bak, ben olsam ne olur olmasam ne... El sırası değişti, kartlar tekrardan dağıtıldı. Kupa kızı çok korkuyordu. Ya joker onunla bir daha konuşmaz ise? Seni uyardığım halde neden böyle davrandığını söylemez miydi, demez miydi ki kötü olmak istemiyorum, o zaman kaybedersin diye? Ne derdi sizce? Ama olmuştu ki! El sırası geldiğinde biri bir iskambil kağıdını ortaya koydu. Ardından ondan sonra ki de... Bilin bakalım kartlarımız neydi? Evet! Doğru bildiniz, kartlarımız "joker ve kupa kızı..." Tek bir şeyden habersizdi joker: Kupa kızı bazı şeylere anlam veremiyordu, korkuyordu çünkü kelimeleri kalbimize koyan, nasıl yazacağımızı açıklamamıştı. Ama şu da bir gerçekti ki kupa kızı belki de hiç olamayacak kişiyi sevmişti.
Ve kupa kızı jokere aşık olmuştu.... Ve bir sayfa açar açmaz kalemini eline aldı. O sadece yazar, düşünceleri okur, kalbi hissederdi. Belki de kağıtlar sırayı döndürmek için oyunu öğrendi. Masalın sonunu ucu açık bırakalım mı? Sonuçta "...Özlemek için Nazım var.
Mavi için Edip.
Rakı için Can Yücel.
Sevda için Ahmet Arif.
Bazen özledim diyemezsin.
Nazım okuyorum dersin. Kim bilebilir ki... Bu satır da ölü bir şairin son satırıdır belki de...