Yıl 2000.Daha önce hiç okumadığım Kur'an'ı elime aldım, rastgele bir yer açtım. İnsan suresi geldi. 5. Ayete gelince, ki şunlar yazıyor " Biz nankörler için zincirler, bukağılar ve kızgın bir ateş hazırladık", birden gözümün önünde bir vizyon belirdi: Zincirlerle birrine bağlı bir insan kafilesi, çölde, kızgın güneşte cehenneme götürülüyordu. Yanlarında yürüyordum, zincirlerim yoktu ama kaçamıyordum, perperişandım, susuzdum, kavruluyordum sıcaktan ve çölden. 1,2 saniye süren bu vizyon beni çok etkiledi. Sonraki ayeti de okudum: " İyilere gelince onlar karışımı kafur olan bir içecekten içerler" diyordu Kur'an. Ondan sonra hayatıma Kur'an'ı aldım.


99 depremini, büyük depremi yaşamıştık. Zor günler geçirmiştik. Zor günler geçiriyordu ülkemiz. Bunun da etkisi olmuştur sanıyorum. Bir sığınacak yer arıyorduk muhtemelen ve AKP iktidarının başlaması da bunun göstergesidir. Bugün geldiğimiz noktada , ben Kuran'ı bırakmadım, Tanrı da benden vazgeçmesin diye diliyorum. Ülkemiz yeni bir seçime doğru ilerliyor. Demokrasi ve laiklik istiyoruz, hukuk devleti olalım, sosyal devlet olalım istiyoruz. Buna göre oy kullanacağız. Ama elbette belirleyici olan ekonomi yani cebimiz olacak.


Geçen yaz bir rüya gördüm: Mahşerdeyim, göz alabildiğine insan kalabalığı içindeyim. Bir ses duyuluyor, "kimler kızılbaş?" diye. Birkaç kişiyle beraber elimi kaldırıyorum. "kızılbaşlık onurumdur" diyorum ki uyandım. Rüyalarıma da giren inancım kullanacağım oyda da etkili olacak. Cebim kadar, ekonomi kadar inanç da etkili. Herkes için böyle bu.


Tanrı ülkemize birlik, dirlik, huzur ve geçim versin. Bizlere yollarını kolaylaştırsın, insanlık için, çevre için, barış için, kardeşlik için, hayırlar için uğraşalım, yarışalım.