İnsanlık var olduğundan beri yaşamak için belirli kurallar koymuştur. Yerleşik hayata geçmeyen insanlar bunu örf-adet ve sözlü olarak hayata geçirmişken yerleşik hayat ile birlikte kurallar yazıya dökülmeye başlanmıştır. Toplum olmanın gerektirdiği kuralların konmasının nedeni çiğnemek için olması mıdır?
Kurallara karşı her zaman başkaldırılar olmuştur. Kimi kurallar ise saçmalığın daniskasıdır ama bu hepsinin gereksiz olduğu anlamına gelmez.
Kuralların konma nedeni milyarları bulan insanların haklarını korumak, bir arada sorunsuz yaşayabilmesini sağlamaktır. Düşünebilen bir varlık olan insan kuralları koymasa idi doğa kanunları işin içine girecek ve güçlü olan zayıfı ezecekti. Bunun yerine düşünen insanlar zayıfların ezilmesini önlemeye çalışmış, insanların birbirine karşı olan haklarını koruma amacı sağlamışlardır.
Gel gör ki benim gözlemlediğim ülkemizde kurallara uyumun gün geçtikçe azalması. Buna karşın kendilerine bir zarar dokundukça feryat figan etmeleri. Örneğin; yaya olarak kırmız ışığı beklemeden geçen insanlar, kırmızı ışıkta geçen arabalara kuralı hatırlatıp arkalarından okkalı bir küfür savurabiliyorlar.
Sözün kısası, kuralları düşünce sistemimizde tartıp doğruluğunu ya da yanlışlığını sorgulayabiliriz. Fikirlerimizi ortaya döküp doğru yolu bulabiliriz ama doğruluğunda herkesin hemfikir olduğu kuralları da uygulamalıyız. Biz yapınca normalmiş gibi davranmamalı, bize karşı yapılınca da feryat figan etmemeliyiz.