Uzun zamandır içimde gürleyen bir fırtınadan kaçıyorum, sesim hiç sizin sessizliğinize sebebiyet vermemiş. Dilimde akşamdan kalma bir yarım cümle, hala tek başına adım atamıyor içinizdekilere. Bunca soluksuz gürültülerin arasında benim fırtınam sönük bir balon, havası kaçmış, eskimiş birkaç yarım cümle.


Geçenlerde gül sokaktaydım, henüz fırtına bu denli şiddetlenmemiş, lastiklerin altında ezilmiş zavallı kurbağaları saymaya başlamamıştım.

Kalbimin kulakçıkları biraz vazoydu, içinden çıkan ölü çiçekler yerini gübrelerle süslerdi. Her nefes alışımda bir ormanı filizlendiren cümlelerin cesaretiyle tebessüm ederdim sokaklara.

Güzellikler paylaşılmak isterdi, vitrinde duran tablonun şarkısı ruhları toplamaya yetebilmeliydi oysa, gürültülerden daha sesliydi hayatın parçaları.

Biz onları kalbim gibi sokaklara gömdük.

Cebime doldurduğum yalnızlıklar sağ kulağı bozulmuş kulaklığımdan içime sızıyor. Mişli geçmiş mi, içimden geçip gitmiş yoksa benim geçtiğim yollar mı biraz eksikmiş?

Biraz oyun, biraz sorgu fakat hep aynı manidar yüz ifadesi.

Eskimiş pankartları gördükçe huzurlu geçmiş gecelerime bile darılıyorum.

Hüzün bu kadar işlerken ölüm zamanla eş anlamlı iken yelkovanları insanların gözlerinde dönerken görüyorum.

Yalnızlığın yüzü neye benzerdi, şu esnafların camında gördüğüm yansımama mı?

Yoksa,

Hep beklediklerimin yokluğuna mı?

Asfaltlarda henüz sönmemiş izmaritler duruyordu, buram buram içime çektim dumanlarını.

İnsanların gagaladığı toprakların üstünden bir ikram aldım ve saymaya başladım.

Birinci kurbağa, ikinci izmarit.

Hava artık biraz sert, koyu gri artık bulutlar. Gökyüzünün yüzleriyle ilk tanışmamdı bu sis.

Ellerimi cebimdeki yalnızlıklarla tutuşturdum, tıpkı karşıdan karşıya geçerken bir annenin arkasına sığınır gibi, yalnızlıklarıma sığındım.

Yapay ışıklarda gölgemi, gökten düşen ilk damlada yüzümü buldum.

İçim dışım sel, içim dışım beton.

Tüm doğa bir kurbağa gibi ezilmiş,

insanlar izmaritleri gibi içindekileri bırakıp işlerine gitmiş.

Her sokak biraz tütün,

Her sokak beton,

Her sokak biraz benmiş.