"Bu yol Pasin'e gider
Döner tersine gider
Şurda bir garip ölmüş
Guşlar yasına gider"

Bu Dağlar Kömürdendir | Bir Ardahan Türküsü

Ben bir Anadolu çocuğuyum. Çocukluğum asma bahçeleri içinde, erik ağaçlarının tepesinde, mısır koçanlarının arasında geçti. İğde kokusunu da sığırcık seslerini de ciğerlerime kadar çektim. Hal böyle olunca her Hasan Ali Toptaş okuyuşumda kendimden hatıralar buluyorum. İnadıyla, hırsıyla, saflığıyla, hoşgörüsüyle Anadoluyu görüyorum. Bu romanların içerisinde ise Kuşlar Yasına Gider, bir başka yolculuğa çıkarıyor beni.

Bir ağacı betimleyebilirsiniz. Bir güzeli de yahut bir manzarayı en ince detayına kadar betimlemeniz de pekala mümkündür. Ancak soğuk kış akşamlarında bir Anadolu köyünde geçen muhabbetin tasviri hem emek ister hem de bir diyardan ötekine konduruverir sizi. Bu yüzden en çok o sohbetler eşsiz bir lezzet bıraktı bende. Hani herhangi bir roman okuduğunuz vakit dersiniz ya "Heh, işte bu bizim Muharram Abi! Tıpkısının aynısı." diye, ben bu romanda ailemi buldum. Daha ötesi köyde otlayan kuzucuklarımı, her durumda asil duruşuyla kıratımızı buldum.

Velhasıl kelam, sevgili Hasan Ali Toptaş öyle bir roman kaleme almış ki; köyü olanı, köyü bileni alır taa uzaklara bayram günü misali akrabaların yanına uçuruverir, köyden bihaber olanı da öze, fıtrata, toprağa özendirir.