Islak, derin bir kuyu

Kaygan, biraz pütürlü zemin.

Taş atmışlar hoyratça

Oturmuşlar kenarına belki.

Çok kimse gelip geçmiş,

Çok yabancı,

Yaşlısı, genci...

Susamışlar, kuyu su vermemiş.

Ağlamışlar, kuyu uzanıp silmemiş.


Islak, derin bir kuyu.

Kaygan, biraz pütürlü zemin.

Sayıp sövmüş insanlar

Bu ne biçim kuyudur,

Kendine hayrı yok

Yer işgal etmesin!

Korkmuş kuyu, ağlamış

Oralı olmamış hiçbiri

Ne yaşlısı

Ne de genci...


Bir çocuk, saf, temiz...

Öğrenmemiş kötüyü

Sadece oyun bilir,

Duymamış yalan nedir.

Kaç yıl sürer tahmini

Kaç yılda olur büyük insan

Ah çocuk...

Keşke hiç büyümesen!


Koşturmuş çocuk, terlemiş

Ay yükselirken geceyle

Kuyunun başında dinlenmiş.

Uçuşan saçlarını yıldızlar okşamış

Serin bir yaz akşamı,

Kuyu ansızın su vermiş.


Biraz tuzluymuş tadı

Belki biraz acı

Ağladığı gecelerde biriken

Damla damla süzülen

Gözyaşlarıymış kuyunun

Küçük bir çocuk gibi

Avaz avaz.


Islak, derin bir kuyu.

Kaygan, biraz pütürlü zemin.

Oturun, ne olur dinleyin

Hiç mi acımadı canınız

Taş atarken üzerime

Uzanıp silmedim yaşlarınızı

Ağlattıklarınıza sayın!


Çocuklarım asılmış

Kadınlarım dövülmüş

Çöplük olmuş sularım

Yakılmış can damarlarım

Hiçbiriniz korkmadı

Olamadı bir hayvan.

Islak, derin bir kuyu.

Kaygan, biraz pütürlü zemin.