Geç kalınmış bütün güzellikleri tatil sezonuna saklamışım sanırım. Dünyanın içinde bulunduğu salgın durumu daha önceden ne çok filme ve diziye konu olmuş meğer. Ütopik şeyler izlediğimizi sanırken hayatın akışına uyduğunda daha farklı duygularla izleniyor. Yok artık dediğimiz sahneleri, neden olmasın diye merakla izliyoruz.

İşte böyle bir dizi daha: La Valla.


📍Dizinin Konusu:

Distopik bir İspanyol filmi olan La Valla da aslında son dönemlerde dizilere konu olan kıtlık ve kaynakların yetersiz olması sonucunda değişen dünya. Bu kıtlık, toplumsal sınıflandırmaya neden oluyor, aslında toplumsal sınıflandırmayı daha diktatör bir şekilde çiftlerle belirliyor demek daha doğru olur. Üçüncü Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan Noya virüsü gittikçe artıyor. Ve olaylar hızlanıyor.

Başkent Madrid toplumsal sınıflandırma sonucunda bir çit ile ikiye ayrılıyor. Sektör 1 Hükûmet yetkilileri ve ayrıcalıklılar, Sektör 2 geri kalanlar.


📍Dizinin İçeriği:

Sara ve Julia ikiz kardeştir. Savaş sonrasında Sara, Hugo ile evlenir. Marta adında küçük bir kızları olur fakat Sara virüse yenik düşer ve hayatını kaybeder. Virüsten ölenlerin ailesi uzun süreli karantinaya maruz kalacakları için Hugo, kızı Marta ve kardeşi Alex ile Madrid'e, anneanne Emilia ve teyze Julia'nin yanına gelir.

Bu sırada Julia, Madrid'de bir cinayet işler. Ülke sınırlarından kaçmak isterken işsizlik nedeniyle el konulan kızı Marta'yı kurtarmak isteyen Hugo, Julia'dan ikiz kardeşi Sara'nın yerine geçmesini ister.

Marta'yı koruma altına alan ise devlet değil, sağlık bakanının eşi Alma'dır. Alma virüse aşı bulmak amacıyla tüm çocukları CIM adı verilen bir tıp merkezinde toplar. Ve aşıları çocuklar üzerinde dener. Marta da bu sebeple tıp merkezine alınmıştır.

Julia, Marta'yı kurtarmak için Sara'nın yerine geçer ve kendisi arandığı için Sara olarak hayatına devam eder. Bu sırada Hugo ile birlikte sağlık bakanının evinde çalışmaya başlamıştır. CIM merkezinde olanları, kayıp çocukları fark eder ve gerçekleri ortaya çıkarmak için işe koyulur.


📍Dizi Görüşü:

Günümüz dizilerinin artık benzer konuları olacak gibi görünüyor. Hastalıklar, virüsler, uzaylılar, teröristler vb. sebeplerle devletlerin daha baskıcı olmaları sebebiyle özgürlüklerini kısıtlayan ve güç zehirlenmesiyle birlikte kontrolü kaybeden sisteme karşı insanların özgürlüklerini geri alma mücadelesini içeren diziler...

Olayların böylesine ihanet ve gizli olaylar ile devam etmesi ise izleyici ekrana kitliyor. Gidişat birbiriyle bağlantılı bir şekilde ilerlerken zamanın nasıl geçtiğini fark etmeyeceğinizi söyleyebilirim.

Hükûmetin kendisini "özel" kabul edip vatandaşı ise sıradan, önemsiz insan gibi kabul etmesi ise iç sızlatan durum. Son olarak, diziyi izlerken distopik bir dizi olduğunu unutmazsanız kesinlikle beğenebilirsiniz.