"abi yanlış yöne gidiyorsun." ters istikamete yürümeye başladı ben uyarınca. "abi orası da ters taraf." elini boşver dercesine salladı. "mersine mi götürecek sanki beni, tarsusu görürsem geri dönerim."


rahatı kaçan ağaç, rahatı kaçırılan ağaç, rahatsız edilen ağaç. yerküreyi ayaklarımızla dövmeye devam ediyoruz. bir kere rahatım kaçtı mı aklıma sekiz milyarın yürümesi gelir, o kadar da rahatsız değilim derim. şükrederim.


üstünde onu çirkin gösteren şu eski yeleklerden var, çirkin demeyelim de yaşlı diyelim. bacaklarını sehpaya uzatmış çekirdek çitliyor. nesini sevdiğimi düşünüyorum. durmadan bela okuyorum. neden bela okuduğumu düşünüyorum, kendimi gülünç buluyorum. rahatımı bozdu çünkü. tüm defolarını avcuma sığdırdım, üfledim uçtu gitti. şimdi yeleği gözümde büyüyor. onunla yarışıyorum, kendi defolarımı çiğnedim yuttum. eşitleyemedim böyle olunca, vitaminleri kanıma karıştı. hepten bir olduk.


ters tarafa yürüyorsunuz, çıkışlar sağdan olacak. solda kapı yok, bacadan mı çıkmayı düşünüyorsunuz?


yan yana oturuyoruz. ayakkabılarımızı çıkarmışız. ikimizin de ayakları güzel değil, böyle yan yana görünce gülüyorum. ayağımı karınca ısırıyor, çoraplarımı giyiyorum. onun ayağına hiçbir şey gelmemiş, ne sürdün diyorum, şu iğrenç kokan kremden, diyor. eve gidince iyice yıkamazsın baba ocağına dönerim diyorum.


bekara boşanmak kolay tabii.


abi bak gene yanlış yöne gidiyorsun, sonra beni ne zaman görsen laf dokunduruyorsun. e sen de nereye gideceğimi hiç söylemiyorsun ki! ben sadece yanlış tarafı biliyorum da ondan.


bak ben bir kitapta okumuştum, ateşi izliyorlardı. ne zaman yolda soğukta yanan bir ateş görsem izlemeye çalıştım. ama hep yanında yakan biri olduğundan hiç durup izlemedim. eksik kaldım bu fiilden, nolurdu sanki çekinmeden izlesem? gelecek kışa kaldı hepten.


ay ışığını severim diyor, dikkat et, diyorum, sarı aslında ışığı. güneş, yansıma, doğru. asıl neyi seviyorum biliyor musun, geçen gördüğümüz inekleri.


cennete gideriz herhalde.

nerden çıkardın?

sabah ağaçlara günaydın dedim.

ben de bulutlara bakınca dünyanın dönüşünü gözlerimle gördüm. güzel sistem dedim. ama sabah en yakın arkadaşımın arkasından konuştum

yarın iyilik yapalım, ne dersin?

başka seçeneğimiz yok, dünyadan sonra bir de cehenneme katlanamam.


ben sehpaya ayaklarımı uzatıyorum, iyi rahat ediyorum.


abi bir sefer mersine gideceksin sen, bu kadar ters de gidilmez.

doğru tarafı öğren de evime erken gidebileyim ben de.

o zaman da ben erken gidemem!

iyi, şu taraftan gideyim o zaman.

ceyhana gidersin bu sefer de.

allah bu yolun belasını versin o zaman.