tütününden çıkan şirret dumanla
geceye göz kırpan
bir sokak lambasının
dibine çömdü
iç cebinde kendinden bile sakladığı kolonyasını fondiplerken
geçmişini düşünüp gözyaşlarını dövdü
ve
annesinin öğrettiği her duaya sövdü
merdiven altında geçen yıllarına ithafen
bir saksı olmak isterdim, dedi
sustu, derince
aklına ağaç dallarına takılan uçurtmaları geldi
adem elmasında tıkandı
tüm dünya
biraz rüzgâra karşı artistlenerek yürüdü
fakat hayat teleferikti,
o ise bir saç teli
allah'ın cezası bir yerde
allah'ın cezası bir adam
şapkası kendinden geçmiş
montunun üstünde şişme bir paramparça yelek
en son ne zaman aldığını bile hatırlamadığı pantolonu
hayattı o, en sahisinden
mezarlığın karşına geçip
can dostunun mezar taşına
bir kez daha tükürdü
içine sindikçe bir hutbe dillendi ağzına
oturttu kaç kişi kaldıysa içinde nefes alan
hepsiyle helalleşti
nihayetinde tümünü orada bıraktı
yalnızca yalnızdı
artık dünya onun küllüğü
gök adını koyamadığı bi dündü
dürdü ne kadar eski matem varsa
eski paket samsunlarını saklar gibi
sol çorabının içine tepiştirdi
en mutlu olduğu yer,
yanı başında ağaç olan
dokunulmamış banklardı
buldu gene öyle bir yer
karşıda kalan cıvıl cıvıl yalancı şehir ışıklarını izledi
özür diledi kendinden
beceriksizliğine yakındı
bir radde dövündü
intihar ipini bile bağlamayı beceremeyen
parmaklarını öptü...
-hep dövdüm
-bu sefer öpüyorum..
karokep
2024-06-17T15:29:04+03:00teşekkür ederim.
Duygu Gültekin
2024-06-17T14:13:47+03:00Çok güzel, kaleminize sağlık🌼