Filmi izlerken sadece akış gibi normal izledim. Kafede otururken etrafı seyredermiş gibi. Bitişine doğru istemeden empati yaptığımı fark ettim. Hikaye mutlu bitsin istedim, iyi olarak bitsin diye umdum. Normalde tam tersi, mutlu sonları rezil bulurum. Az düşünülmüş kusurlu yaratıcılık gibi geliyor bana. Şu an sadece bu hikayedeki küçük insanlardan olmak istedim. Gerçekten fazla bir şey değil. Etrafımda sevdiğim insanlar olsun, hayatımızı idame ettirebilelim, siyasi ya da başka bir aptallık bizi bulmadan yaşayalım istiyorum. Benim büyük hayalleri olan küçük bir insanım. Formula 1'de şampiyonluk kazanmak değil, Almanya'da yaşamak değil, insan gibi ve sevdiklerimle beraber olmak istiyorum. Henüz kardeşim dışında sevdiğim insanlar yoklar ama dışarı çıkmadan nasıl bulabilirim ki onları? Ekonomik olarak elim yeterli derecede güçlü olsa ve şu an tam olarak nerede duracağımı bilsem o dayanak noktasından ilerlerdim. Ben de bu filmde olmayan bir şey var. Benim kendimi huzurlu hissettiğim bir zaman ya da mekan hatırlamıyorum. Hep misafirlikte gibi her an kalkabilirim, kalkmalıyım. Özgür ruhlu, maceracı, olmak ya da ilerlemek için önce dönebileceğin bir yer olması gerekiyor. Dönebileceğim bir yere varmaya çalışıyorum.