valiente!


kurulmuş bir bağ, bir çift isime denktir fakat yeterli değildir. sevgi de palindrom olmalıdır, iki uç taraf da eş hissedebilmelidir ki eş olup çıkıversinler bu his ipi köprüden. oldum olası Ana oldum, bekledim. benim için çabalandı mı asla öğrenemedim, sonumu da çizemedim. fakat bilirim ki tesadüfler de rüzgar nereye eserse oraya gider, soğukta daha çabuk kavuşur evine. pencerelerden içeri, bedenlerden öteye üfler. belki de kışa sevdam bundan.


film biter ve tevfik fikret'in o dizeleri çınlar kulaklarımda:


Niçin o çehreyi görmekle titredim birden,

O dîdelerde niçin gizli bir nigâh aradım?

Değil garâm-ı heves-perverâne mu’tâdım,

Niçin o gözlere dikkatle baktım öyle iken?...


Niçin? Niçin?... Bu “Niçin?”lerle şimdi pür-halecân

Dilimde titreşiyor en sitemli nâlişler;

Kabâhatim ona bakmaktı, muhterîz, muğber,

Dudaklarında sönerken bir ibtisâm-ı nihân.


Bu yüz hayâlime -gittikçe- hiç yabancı değil;

Fakat, yazık, o vücûd-ı hayâl-perverde


Tesâdüfüm ne hazîn oldu böyle bir yerde!

Sen ey sefâlet-i meş’ûme, ey şeb-i hâil,


Soğuk soğuk bakıyorsun; o nazra-i şûmun

Nasıl sukûtuna ka’il şu hüsn-i ma’sûmun?


bendeki payı: 8.2/10