Düşlerimi kaktüs dokulu kılıflara yaslayıp

Plastik bir susuzluk içimlendirirken,

Gözlerimi seğirten bir davul gıcırdaması

Boynumdan kalbime düşen asit damlalarını solukluyordu

Kendime inandırıyordum ki

Düşüncelerim artık mevsimliydi

Ellerim artık kenetliydi

Sessizliğim ise kibirliydi

Ama hayır, buradaydı, hiç kaybolmamıştı

Görebiliyordum

Sen saçlarımı tırnaklarınla tararken,

Bir yandan beni kırmızı nefesinle olukluyordun

Evet hala burada, bu kanepede, bu lambanın altında

Beni gece kokulu sarılmalarınla boğuyordun

Dudaklarıma yapışan gülüşlerini bakışlarınla siliyordun

Bir an durup, öylece var olmakla yetiniyordun

Çünkü

Sen de benden nefret ediyordun

Bu yüzden beni kendimden bile çok seviyordun

Peki neden beni her gün kendinle öldürüyordun?

Şimdi pencereden dışarı uzansam,

Gözlerimle hala sana el sallayabilir miyim

Hala senin yokluğunda kalbimdeki seni hissedebilir miyim

Söylesene,

Kapının dürbününe bakmadan

Ben bu kapıyı tekrar hiç açabilir miyim?