Psikoaktif madde; merkezi sinir sistemini etkileyerek beynin fonksiyonlarını değiştiren, algıda, duyuda, davranışlarda, bilinçte ve ruh halinde değişimlere neden olan kimyasal maddelerdir.


Başta alkol alımından yani kendimin de kullandığı maddeden örnek verecek olursam alkol esnasındaki rahatlık ve sevinç, alkol, etkisini yitirdiğinde birtakım iş ve toplumsal ortamlardan soyutlanmaya ve beraberinde uyku ile öfke problemleriyle peşini saran huzursuzluğa, huzursuzluğun yarattığı bitkinliğe ve çöküntüye sebebiyet veriyor.

Depresyonda olduğumu hissettiğim dönemde arkadaşımla sık sık alkol alıyorduk ve paramız oldukça içebiliriz düşüncesi kafamıza yerleşmişti. Alkolün bana dost olduğunu düşünüyordum. İçimde bir huzursuzluk, gelecek kaygısı ve boşluk hissi taşıyordum. Alkol aldığınızda size huzur getireceğinizi düşünürsünüz çünkü sinir sisteminizle oynar. Alkolden sonra kötü olduğumda bunu alkole bağlamak yerine kendi duygu karmaşama bağladım. Alkolün, kendi karmaşam dışında yarattığı başka bir karmaşa daha vardı ki onu göremiyordum. Şimdi ara sıra, özel zamanlarda alkol alıyorum ve üzerimde sürdüğü hükümle içimdeki boşluk hissinden de kurtuldum. Bahsedeceğim başlıca husus, alkol veyahut sigara kullanıma dayalı bir araştırma ve düşüncesi yazısı olmasa da bahsetmek istedim. Yazım, daha çok yasa dışı uyuşturucu maddeler üzerine şekillendi. "Küçükken çok sevdiğim bir sanatçı uyuşturucudan öldüğünde idrak edemiyordum. Ağladığımı ve Lil Peepli tişörtümü hatırlıyorum sadece. Çok sevdiğim yabancı bir diziyi izlerken dans eden "şirin görünümlü insanların" gerçekten tatlı getirdiğini sanmışım o şirinlikle. Gençlik-lise dizilerindeki madde kullanımının bu denli normalleştirilmesi hiç de Küçükken fark edilecek şeyler değildi. Şimdi ciddiye alınması gereken ve karşısında bilinçli olunması gereken sahnelere dönüştüler.


Tarihsel Giriş:

Tarihte yazılı belgelerden bilgi edinebildiğimiz ilk madde alkoldür. İlk kullanımı fermante edilmiş bal ve meyvelerin tüketilmesi, üzüm fermantasyonlarıyla olmuştur. İlk veriler MÖ. 6000.lerde bugünkü Ermenistan bölgesindedir. Eski Mezopotamya'da reçete tabletlerinde şarabın ilaç olarak kullanımını işaret eden verilere rastlarız.

MÖ.2000lere ait Hammurabi Kanunları'nda şarabın yapılışı ve kullanımı ile ilgili kurallar bulunur. Atina'da Dionisos, içki ve şarap tanrısı kabul ediliyordu. Tek tanrıcılıktan biri olan Musevilere geldiğimizde ise "sarhoş olmamak şartıyla" içki içilmesine izin verilmiştir. Alkolün dışındaki madde kullanıma dair izler ilk olarak Asurlar, Sümerler ve İskitlerde görülür. Kenevire benzer bir bitkinin yapraklarını ateşe atıp çıkan dumanı soluyarak sarhoş olduklarını yazmışlardı.


1091-1276 yılları arasında İran'da Hasan Sabbah'ın liderliğinde hüküm süren Haşaşin Devleti, bağımlılık yapıcı maddeleri terörist emellere ortak ederek terör amacıyla madde kullanımına önemli bir örnek oluşturdu. Hasan Sabbah; alkol, esrar ve başka uyarıcı maddeleri kullanarak bağımlı yaptığı fedaileriyle birçok suikast planlamış ve başka yasadışı örgüt ve oluşumlara örnek teşkil etmiştir. Başta Selçuklu veziri Nizm-ül Mülk olmak üzere kendisine ve tarikatına karşı olan birçok bilimciyi, devlet insanını, sanatçıyı öldürttü...


Bağımlılık döngüsü, "belki kullanırım" diyerek "korku ve meraka bağlı başlar."

- istesem bırakırım cümlesi yerini bu meret bırakılmaza bırakır

-bağımlı olmam cümlesi yerini kurtulamıyoruma bırakır.

-bir kereden bir şey olmaz cümlesi yerini bir daha içmemem lazıma bırakır.


Avrupa 2020 raporu gençlerde kullanılan en yaygın maddenin "esrar kullanımı" olduğunu söyledi.


2021 Dünya Uyuşturucu Raporuna da gelin birlikte bakalım:

-2019 yılında 15-64 yaş grubu arasında 275 milyon kişi, her 18 kişiden 1'i en az bir kere uyuşturucu kullandı.

-2019 yılında madde kullanımına bağlı 500 bin kişi hayatını kaybetti.

- Esrar en yaygın madde olarak tespit edildi.

(Rapordaki maddelerden bazılarıdır.)


"Ottur, zararı yoktur." Deyimini biraz araştırma bilgisiyle biraz da düşüncelerimle açıklamak isterim ki:

Misal esrar maddesi doğada doğal olarak yetişir bu yüzden de esrar ve afyon gibi doğal kaynaklı maddelerin bağımlılık yapmayacağı düşüncesi yaygındır. Maddenin doğal olması onun oranını/potansiyelini göstermez. Afyon da doğal bir madde ancak şiddetli bağımlılık yaptığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bilimin ışığında ilaç endüstrisindeki gelişmeye paralel sentetik bağımlılık yapıcı maddeler de sentezlenip kullanılıyor. Mental hastalıklara yönelik ilaç geliştirme çabaları "Barbitüratlar ve Benzodiazepinler" gibi bağımlılık yapan ilaçların piyasaya girmesine sebep oldu. Barbitüratların kullanımı "kırmızı reçete uygulaması" gibi önlemlerle kontrol altına alındı ve kullanım alanları kısıtlandı. Hiçbir madde endüstride kullanıldığı gerekçesiyle masum değildir. İlaçlardaki kullanımı bile "kırmızı reçete uygulamasına" alınıyorsa "ottur, zararı yoktur." Deyimi yalnızca bir avuntudur.

Esrarın bağımlılık potansiyelinin eroin ve kokainden düşük olması da bu deyimi yaygınlaştırdı sanırsam. Daha az zararlı, o halde denesem bir şey olmaz algısıyla milyonlarca insan bu tuzağa düştü. Tuzak her zaman görünmez değildir, düşmek isteyen düşecektir. Ayrıca başta esrar kullanımı ve diğer bağımlılık yapıcı maddeler ilk denendikleri dönemde uyuşturucu değil, uyarıcıdır. Bu sebeple de bağımlı olunmayacağına karşı doğan inanç, bağımlılık yolundaki ilk adım olur.


Savaş Sırasındaki Durum: ABD'nin Vietnam savaşı sonrası durumu bu konuya örnek teşkil eder. Ülkesine dönen 200 binden fazla Opiod bağımlısıyla uğraşılmıştır. Askerler, morfin ampullerini "ağır stresi gidermek" için kötüye kullanmışlardır ve savaş sonrasında onları bağımlılık süreci karşılamıştır.


1960 sonlarına da genel bir bakış atmak istersek; Maalesef modernite, popüler kültür, basitleştirme, özendirme, birtakım sevimli ve hoşgörülü görünen akımlar insanları bir kuyudan aşağı doğru çekiyor aslında.


Misal hippi akımı, hoşgörülü yaklaşımlarla beslenerek aramıza girdi ama kısa sürede gençleri bağımlılık yapan maddelerin kullanımına doğru çekti. Bir alt kültür oluştu. "Savaşma seviş" gibi özgürlükçü sloganlarla kendilerine "çiçek çocukları" dediler ve gerçekten de barışçı bir müzikle sahneye çıktılar. Fakat planlar her zamanki gibi işleyemedi. Madde kullanımının yaygınlaşmasında büyük rol oynadılar.


Hiçbir stres ve anksiyete belirtisi bağımlı olunarak çözülmez. Hiçbir şekilde eğlenmek için de kullanılmamalıdır. Çünkü esrar kullanımını veyahut eroin, kokain gibi maddeleri, 40 yılın başında içilen bira gibi düşünemem, düşünmemeliyiz. Alkol ve sigaranın da ciddi bağımlılıkları olduğu unutulmamalı fakat uyuşturucu gibi maddelerle kıyaslamaya sokulduğu sürece uyuşturucunun ne kadar kötü olduğunu hafifletmiş oluruz. Gözümüzdeki yeri ne kadar tehlikeli olursa o kadar bize ulaşamaz. Aksi halde daha az tehlikeli görürsek ve gerçekleri görmemek adına insanların yorumlarını belirttiği sitelere bakarsak masum görünen şeytanın avı oluruz.


"Sınırlar önemlidir, bize nerede duracağımızı gösterir."


Özetle hiçbir madde sahte bir dost olmamalı, hayatınızda size stres veren şeyi bir anlık önlenmesi için de orada olmamalı. İşte yavaş yavaş ailelere burada iş düşüyor ki; lütfen çocuklarınızı ilgisiz ve sevgisiz bırakmayın. Katlanarak süregelen ilgisizlik ve sevgiden yoksunluk gençlerin madde kullanımına sarılmasına sebebiyet veriyor demektir. Stresle başa çıkamıyorsa bir uzmadan terapi almasına yardımcı olun. Size anlatamadığı şeyleri anlatmasına yardımcı olun, onları hiçbir şekilde yargılamamaya çalışın ve en önemlisi çok sevin. Sevmenin yanında iyi bir dinleyici olun ki kafasındaki sesleri dindirmenin yolu uyuşturucu maddelerinden geçmesin. Kendi kuşağımın maddeler hususunda çok duyarlı olmadığını üzülerek görüyorum. Farkındalık oluşturmak istediğim için bu araştırmaları yaptım. Kendinizi ve sevdiklerinizi uyuşturucu maddelerinden lütfen koruyun. Sizi rahatsız eden ve işkillendiren kişi, yer ve olaylardan da uzaklaşın.


Bağımsız gençlik olalım ve bağımsız yetişkinler. Her iki anlamda da, her zaman!..


Kaynakçalar: yesilay.org.tr

Prof.Dr. İ.Tayfun Uzbay - Gülhane Askeri Tıp Akademisi/Tıp Fakültesi