Her zorun arkasında dimdik kendine yeten dağlar aradım,
çünkü bana küçükken tembihlemişlerdi,önemli olanı , sağlamlık.
madem kendi omurgam yok,
ben de yaslanacağım iyicil düşler bulurum diye düşündüm
dokuz köy dolaştım,
sayısız sokağın yedii farkını ilk görüşte tanıdım.
kimseyi bulamadım,
kendi gözlerimin gördüklerimden ayrılmasını istedim,
başa birinin gözlerinin ardında dursam- belki- dokuz köy dolaşmamayı öğrenirdim.
sanmayı bırakmak çekip kurtarırdı beni bulamamanın acısından.
ne zaman ağlasam, çekinmedim söyledim.
beni gölgeye dönüştüren öğütlerle uzlaşmayacağım.
yalnız olduğumu kabuklarınızdan gözlüyorsunuz,
ne zaman sizi görsem bir kinin irinini yok eder gibi oluyorum.
zaten kendime bile fazlayım,
her eksilmem kar.
bu her yerden istila bedenin ne az zamanı kaldı,
madem kendi omurgam yok
ve
madem dokuz köyü de çoktan dolaştım,
artık
benim için
sadece güne uyanma sabrı şarttır.