-I-
Cebimde mermilerin yerini
Kırık bir isviçre saati aldığından beri
Çiçeklerimin arasında kurutuyorum kitapları
Soğumamıştım o zaman b/aşka
Yağmurlu sokağımın yoluna vuran
Neon tabelada yazmıyordu
Şiirimin elinden kimin tutacağı
O zamanlardı
Soğutmamışlardı daha ruhumu taşımaya
Duvarlara sürgünlük çatılmamış
Kar, siyaha ilişmemişti
Kan sıcak,
Kan kızıl..
Yasaklı şiirlerin son mısrası beklenirdi
örtmesi için
İşte şur’daki, bakın!:
Yerde yatan kırılmışlığım
Dünyadır bu işte
Soğumuşsa daha soğuğu lazımdır
Aradığın kalplerin;
Çürüyen mankurtların ölüm yeri belli olmasın diyedir
-İhalelerle paylanmış morglar-
Bu; böyledir..
Ben daha soğumamıştım
O zamanlardı
Tabutumun üstü hep düşeşti leylaklara
Duyulmazdı boş kovanların mermerdeki yorgunluğu
Fail-i meşhur meçhûllüğüm çıkmazdı
Yüzünü gizlemeden sokağına
Herkese aynıymış samimiyetim güya!
Yolum sana çıkmayınca
Atmadım adımı hiç, çıkmazım her sokağa
-Boğulmuş bir kıyıdan beklenen nezaket-
Sözleşilmemiş bir yere geç kalmak için
Kendimi kanatmamı istediler benden
Kanamadım
Hep bir tehdit kaldım size
Bağırdımsa da elbet duyulmadım:
Sizden yana olmadım hiç!
-II-
Yenilmedi yüreği bir daha,
Heyecanla çırpmadı
Şehrin adımlarına alışmış,
Güvenpark güvercini
Hiç çekinmedi bakışlarımdan
Üzerine koşsam da her adımı
-Sana koştuğum bir mısrayı-
uçmadı
Kaçıramadım dünyadan uzağa
Bilemedim
Vakitten ve rakipten
Soğumak düştü yazıma, neye gayret
Üvercinka’da saklı ihanet
Demiş biri “yakıl daha”
Kaçırdın..
Bir mahcubiyet aradım her tebessümde
Ben de kaldı cerihâsı
Gençsin dediler
Geçsin anladım
Delile gerek mi var
Gözlerimin ardına bakamayanlar için
Bilmesine rağmen tutamayanlar
/Beni artık kimseler bulup da arayamasın/
Nezaketim yine namluda
Yaralayıp öldürmeyeceğim bir can için
Olur ya maviyi göğe almış bir nisan çıkar diye
Sevmeyi göze almış,
Gelmesinin bir yerlere gözü dalmış belki de…
Şu baharsızlık
Şu beklenen insan;
Gönlü bağlanmış gitmesinin
Bu yellere belki de…
Gönlü bağlanmış gitmesinin
Bu ellere
belki
de.
-Yağmur yağarken ıslanmayanlara..-
28Kasım’23
Mirza Şâmil.