I. (Makber)
Toprağı yalıma yoğurup
En derin avcumla
Damıtmıştım bir geceyi
ki ayaklarım isyan etsin,
İşte, yine sana yürümek ıslanıyor Ay'dan
Göğe kalkmaz artık şimdi baş
Kilit tutmaz o kapı
Bir taşı tutmuştum tırnaklarımla
Adın için demleyip pamuk yontmuştum
Koltuğunun altına ki, hepsi çatlayageldi
Üfür, üfür yine avcundan yaprakların tâcını
Ey kandan denizlerimin parçalanmış incisi
Kainatın neresine süzülerek düşüyorsan
Söyle bana bahar yaprağından ruhunun yerini
Hangi tahta köşkte yatacaksan söyle!
Kalkayım azapla, geleyim katına
Sığmasam da yamacına görürsün:
Kollarım da tomurcuk atar bahardan
Ve rahman gülü gibi açılır, günahkâr bir mezara
Derim rabbime;
Beni de kahret! Üzerine yağdır cehennemden külümü,
Ölüm, beni de itsin
Ben de parçalanayım, seni dürdükleri çuvalda,
Öldür beni ki,
Ayaklarımız sürtsün bu dem yine
Ve ebediyyen; el, ele!
Ayakkabın, eski bir cevizin üstünde saklı
Benden de gizli dillerin eşiğinde uyukluyor
Ah, o gece göğüne basabilmiş yaldızlı tabanı
Bir vicdânı daha tahtından sürüyor,
Şimdi, kefen sarar ya belinden kalanı
Şimdi, bahtım bitene kadar,
Kefen kıskanmaktır ya bahtım,
Ağlarım, ağlarım, ağlarım
Bekliyorsun, biliyorum!
Bekliyorsun, biliyorum!
Bekle, ben de elbet bir gün göğe ağarım
II. (Mevlid)
Yetmiyor hava bile ciğerime
Kaldı ki yaşpınarım oluk oluk su,
Yaktığın bir tan var ya teyakkuzda kıpkızıl
Ve toprağın altına çekilen kanın, kıpkırmızı
Hû üflesem de sönmez ya ateşim
Ne topaz, ne yeşim, ne de gerdân
Kaldı ortada, her şey; artık her şey; yıkanırken gözüm yaşıyla
Tanla toprak arasında bir seher yakutunda
Buğrahan Çelebi Pişkincan
2024-03-01T20:45:29+03:00Kaf'ımın gözlerine.