Günlerden pazar. Herkesin uyuduğu bir saatte yine gözleri faltaşı gibiydi. Yüzüne su çarpıp kendine gelmek için gittiği banyonun aynasında gördüğü yüzü tanımakta zorluk çekmişti. Şişmiş bir burun, kızarmış gözler, çıkarmadığı tokasından dolayı bir tarafta toplanmış dağınık saçları. Acı içinde görünmesine rağmen gülümsedi birden. Bir palyaço gibi görünüyordu. Kendimi nasıl bu hale sokabildim diye donup kaldı gülümsemesi, dudağının kenarında. Sanki hiçbir hareketi kendi yapmıyormuş gibi yüzünü, gözünü ovuşturdu. Musluktan akan suyu yüzüne çarptığında sanki bir sürü cam kırığı patlamış gibi hissetti teninde. Islak elleri ile saçını geriye doğru düzeltti. Şimdi makyaj faslına geçebilirim dedi. Kendini boyamak diye fısıldadı. Her gün dışımızı boyuyoruz. Kapatıcılar, fondötenler, allıklar, rimeller ve çok daha fazlası. Evet, bugün bu burnunu ve gözlerini kapatmak için bayağı bir uğraşacaktı. İçindeki dışındakini ne kadar bozduysa o kadar fazla uğraşacaktı.