Manolya Çelikler'in eserleri kadınlardan eş zamanlı olarak beklenen eşit haklara sahip olmadan yaşama ve tüm koşullarda sınırsız şefkat gösterme halini sorgular. Narin tabaklar, ev kadını olarak iç mekâna hapsedilmiş geleneksel ideal kadın imajını anımsatır. Ne var ki tabaklardaki çatlak ve kırıklar bu beklentilerde de kırılmalara alan açmaktadır. Eser, ataerkil idealin kırıldığı noktaları kucaklayarak, toplum standartlarına göre "kusursuz olmamayı" seçen kadınlara gönderilmiş bir aşk mektubudur.