İnsan sadece bilmediği alanda ki bilgilerini genişletmek ister. Yani önünde ne kadar büyük bir bilinmezlik, anlaşılmazlık varsa ona doğru çekilir. En meraksızım diyen kişi bile bilinmezliğin cazibesinde kayboluverir gözlerinizin önünden.

İşte aşk da tam olarak böyle bir duygudur kısacık hayatlarımız da. Tanımının değişken olması yetmezmiş gibi, hisler ve deneyimler bile birbirinden farklıdır. Bunca yıldır istisnasız tanıştığım her insana sorarım aşkı. Daha ikinci defa aynı şeyi söyleyen birine rastlamadım. Aşk ne hissettiğimizden çok daha öte bir boyut alıp, bizim ondan ne istediğimizi de sorduruyor.

Önce yemek gibi çeşitlere ayırıyoruz. Mesela tutkulu mu olsun, romantik mi öyle ya karışık seçeneğimiz bile mevcut. Zaten filmlerde gösterilenlere uygun yaşamak isterseniz, orası daha da basit. Klişe adını verdiğimiz listemizde seçenerek aşkınıza hemen şimdi ulaşabilirsiniz.

Ben mi? Çocukken en büyük korkum aşık olamamaktı. İnsanlara aşk nedir diye sorduğum zaman kesin cevapları yoktu ama olduğum zaman bilecektim. Bir gün bana ona aşık mısın diye sordular, bilmiyorum dedim. Gerçekten aradan geçen 15 seneye geri dönüp her bakışım da hala bilmiyorum. Eğer yüzde yüz emin olmazsan aşık değilmişsin. Arasana geçen yıllarda hiç dönüp biri için aşık oldum demedim.

Bütün hayatı boyunca hayatının aşkını bekleyen o kıza göre sanırım tezatlıklar kraliyet tahtına yine en ön sıradan oturuyorum. Hiç birini kalbin hızlı çarpmadı diye sorar birileri kesin. Bende evet çarptı ama bu onu aşk yapmaz ki demek istiyorum. Eğer ayran gönüllüyseniz veya çevrenizde tanıdığınız ayran gönüllü birileri varsa aşkın tanımı baya farklıdır. Veya duygusal olarak daha kapalı biriyseniz, kısacık cümlelerin içine sıkışıverir aşkın tanımı. Bazen içten bir canım diyebilmek olur aşk.

Ya aslında ihtiyacımız olmayan bir şeyse aşk. Hani şu bilim insanları gibi bir kaç tane hormon fazla pompalanıyor diye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorsak. Hiç aşık olmadım ama bu aşkı tatmadığım anlamına gelmiyor. Aşık olmakla aşkı tatmak arasında ki ince çizgiyi çeken şey sanırım körlük. Hep aşk adamı kör eder derler. Ben hep önümü gördüm ama aşkı attıran şey ise onu bütün kusurlarıyla görüp yine de yürümeye devam etmek. Gözlerim hiç kapanmadı ama büyük bir sevgiyi nereye koyacağımı bilemediğim, bütün alevlerin arasından ona yürüyor gibi hissettim.

Aşık olmadım çünkü bir gün aşık olduğum da bütün şarkılar ona bestelensin, bütün kahkahlarımın ardında ki gizli özne o olsun ve dünyada yalnızca ikimiz olalım istiyorum. Alışkanlıklarım, sevginin ve saygının hamurunu yoğurmak istemiyorum. Onu bulduğum zaman the fool (Aptal)da ki gibi bilinmeyene heyecanla atlamak istiyorum. Bütün hayatım boyunca mantığımla birlikte hareket ettim. Verdiğim her kararın önünde, arkasında ve bitişiğinde mantığım vardı. Aşkı tadarken bile bir yerlerde şimdi değil kızım dediği için yüzlerce yarım kalmış hikayem kaldı arkada. Bir gün aşkı bulduğumda, bir gün olduğu da ona en çok hasret kaldığım dost misali sıkı sıkı sarılıp hiç bırakmayacağım.