Asla tam anlamıyla yalnız olmadığımız bir dünyada, hem de söyleyecek çok şeyin varken...neden susuyorsun? Yüzleşmekten korktuğun kelimeler mi, kendin mi? Uyuşuk sularda uyuşmuş aklınla baş başa, tek başına bırakıldığında...bu her ne ise içinde sıkışıp kalmışçasına, bir daha kurtulamayacakmışçasına...neden susuyorsun hâlâ? Bulabilecek misin içini okuyabilecek kelimeleri? Eğer onlar da boşlukta sıkışıp kalmamışsa, solsun cümlenin kelimeleri, ya şimdi ya da hiç. Olsun, "Hepimiz rüzgârdaki tozlarız." demiş Walsh, uçuyoruz farklı tonlarda. Bu arada bozukluklar da bazen iyidir anlatımda.