çat kapı çıkıp gelmeni istiyorum nadide

bardağımda parmak izlerini görmek istiyorum

baharın üstünden atamadığı ayazlığını

ince battaniyelere saralım istiyorum

 

denizaşırı bir memlekettesin belki

belki martı seslerini duyamayacak kadar uzakta

belki aynı göğün altında bile değiliz

yıldızlarımız karşılıklı oturmuş fakat

doğmamış kardeşlerinden konuşmakta

 

aramıza okyanuslar sermiş belki tanrı

fırtınalar sermiş yüzmesin diye gemiler

ve radyo frekansları aşamamış bunu

aynı şarkıyı dahi söyleyemiyoruz seninle

ben “sensiz ellerim üşür” diyorum

sen bilmediğim dilde bir şeyler mırıldanıyorsun

 

özlemlerin en büyüğünü gebertiyorum her gün

bin saki çekiyor gönlümün kahrını

yük gemileri bahçemize giriyor gece yarıları

ağaçların dallarını kırıyorlar sen bilmiyorsun

yeşilköy'den akşam uçakları havalanıyor

şaşıp kalıyorum telaşına yolcuların

bir yere gidilecekse trenle gidilmeli

işin yokmuşçasına aheste aheste

zaten demir yolları yoksa bir şehrin

o şehirde işimiz yok demektir

 

çocukluğunu saklamıştık istanbul sokaklarına

başka yerde aranmaz, geç bunları nadide

dön vakit geç olmadan

sen gelmeden bastırırsa karanlık

lambaları kim yakacak bilmiyorum

ellerimin soğumasından korkuyorum

sigara kokusunun seni bastırmasından

bir de yalnız uyumaktan korkuyorum nadide

çat kapı çıkıp gelmeni istiyorum