Beni masum bir yere götür
İnsanların manipülasyonunun olmadığı
Anlamsız gürültülerden uzak
Çıkarsız sakin bir yere
Bir ağacın dibinde oturalım mesela
Karşımızda belki de sonu olan bir gökyüzü
Kulaklarımızda rüzgarla dans eden yaprakların sesi
Tenimize temas eden toprağın ılıklığı
Ağzımızda tek başına anlam ifade etmeyen kelimelerin bütünlüğü..
Beni masum bir yere götür
Ne olduğunu bilmediğim gerçekliğin kucağına mesela
Ya da bir okyanusun dibine
Etrafımda dans eden yosunlar
Birbirini takip eden balıklar
Ve göremediğim onlarca varlık.
Ama bir çöp tenekesi kafama çarpmasın mesela
İnsanın elinin değdiği tek bir şey olmasın gittiğimiz o yerde
Belki de ateşi bulduğumuz için sevindiğimiz o zamanlara Yok yok o zamanlarada değil
İnsanın yarattığı sömürünün olmadığı bir çağa
Belki de daha öncesine, nereden geldiğimizi bilmediğimiz o yere
Beni masum bir yere götür.
Betonun hüküm sürdüğü,
Gri, soluk ve soğuk yerlerden uzak
Işıkların loşluğundan ve yapaylığından kaçabileceğim bir yere.
Yani beni masum bir yere götür
Betonların arasından yeşeren bir ağaç görünce yeşeren umutlarımla
Uzun uzun baktığım resimlerle
Koruyamadığım şu aklımla
Ya hepsini geride bırakarak
Uzanacağım upuzun bir sahile
Ya hepsini beraberimde taşıyarak
Gideceğim ikimizinde masum olmadığını bildiğim yerlere.