Renkli günler biçiyorum ömrümün ayazından

Ve utanmıyorum sevilmeyi beklerken

Yürüdükçe bükülen bir omuzla aşkın tesirine kapılıyorum

Beklemek bir ızdıraba dönüşüyor böylece.


Gün sonunda bal kabağına dönüşüyorum

Erilliği ellerinden dahi anlaşılan yabancıların yanaklarından güller deriyorum

"Gövdem kabristandır ölümü bilen tanır beni"

Adımı zikrediyor böylece gül yanaklı yabancılar.


Sen şimdi toprağın bağrında açan yaban bir gülsün 

Üstelik yabancı da değilsin 

Şahidim ben akan kanlarına

Kim koydu aramıza bunca mesafeyi?

Sen nereden bildin bunca uyumak nedir?


Ölümünle biçilmiş kaftana döndün ibret sofrasında

Bütün edebi kaygılardan münezzehtir gidişin

Yine de ben açılan gediğin hakkını vermek için ince eleyip az yazıyorum

Olsaydın şahit olurdun sende titreyen bir sesle yaşamanın sızına,

Koşarak geçtin yaşamak meydanından görenlerin gözüne nursun

Vurgunsun eksik kalan her şeyin ardından


Alemler için de benden öteye konan oldun benden evvel

Beklemedin, seni ensenden tutup hayata geciktirseydim keşke

Feri sönmüş gözlerinle şimdi hürsün ve daima genç olacaksın