feryat figan gayelerde boğulan ebedi dostlarım

siz habersiz yaşıyorsunuz sevgili çığlıklardan

bir aşığın gözyaşını hiç tatmamışsınız

ruhunuzu tanımak için hep bir elçi aramışsınız

beyaz örtülü bir masada oturmamışsınız hiçbir zaman

oysa ben bu gazinonun en eski şarkıcısı

oysa ben bu yerlerin en eski halısı

ben çiğnendim kural diye bu mahkemelerde

siz soysuz katillerdiniz

ben muteber zaptiye


anlat, anlatın bana bilmediğim dillerin öykülerini

bilinmedik ormanların kimsesiz cesetlerini

sizleri anlamam için bir sözcü seçmelisiniz

söyleşim bitmeden öğrenirim dilinizi


konuş sen sözcülerin en benden hallicesi

cinayetin hangi sebebidir vaziyetlerin bin beteri

katillerin en erdemlisi, sen güneşin gölgesi

özgürlüğe tutsaklığımın daimi zebanisi

istikamet bilmeden göç eden en alaca kuş

sana asla bitmeyecek koşturduğun bu yokuş


ben zavallı

zavallı ben ki ağına düşmüşüm serseri bir katilin

soluğundaki edadan bir anlam beklemişim

görgüden habersizken nice kibarlık etmişim

halesinde iyilik aramışım ölüm meleklerinin

çukurunda çamurlaşıp çürümüşüm kabrimin

şimdi sağır bir yüreğin en dipsiz kuyusundayım

özünde vakur hayatımın en alçak anındayım


nerdesiniz ebedi dostlarım

kendi bencil suratınızın hangi maskesini takıyorsunuz bugün

kurtarın diyorum beni bu düşkünlükten

cinayete kurbanım, intihar sanıyorsunuz

sen hani doğruları söyleyecektin katillerin sözcüsü

oldun şimdi avcıların en keskin gözcüsü

bakışında ziyan oldum bıçağına gerek duymam

hayret etme saflığıma başka alemin öncüsü


sağırsınız sizler hiç müjde almamış gibi

dilerim dava vaktimde çıkarırsınız maskeleri

sağırsın sen de canan taşlaşmış şu yüreğin

destan yazsam okusam, dinlemez ve gülersin:

dil bilgisinden habersiz bir müellif müsveddesi

yüreğin sağır olmuş sesimin rengi önemsiz

aleni ve küstahtır sende zalimliğin tesiri


sen sözcülerin en canisi bekliyorsun bir haykırış

aşkın dili sessizdir, aşığın haline alış


sağır yüreklere kin kustum

içimde büyür feveran

içimde bir deniz aşkın

gıpta eder mavera