Vaktiyle, mavi gökyüzü pembe bulutlarımız vardı bizim

Ama bir eylül arefesi, bir akşamüstü, yaklaşık bir saatte

siyaha boyadın bütün gözlemlenebilir evreni

Ama senin paletin karaydı, ondan görememişim siyah renkleri

Bunu nasıl tahmin edemem, oysa hep akıllı biri zannederdim kendimi

Hatta bunu sen de söylerdin


Vaktiyle elimden tutup çocukluğuma götürmüştün beni

Ama bir eylül arefesi, bir akşamüstü, yaklaşık bir saatte

Kolumdan tutup da deneyimlenebilir bir cehenneme attın beni

Ama sesin kafa sesin hep yanıktı ondan görememişim zihnindeki ateşi

Bunu tahmin etmemiştim metafiziğe ilk kez bu denli inanırken kollarında

Yoksa bilirsin, benim pek bezim olmaz o taraklarda


Bir gün ben de elinden tutup ilk çocukluğuma götürmek istemiştim seni

Ama bir bilinmezliğin arefesi, mesai saatleri içerisinde

Dümdüz etmişler anılarımla beraber doğup büyüdüğüm o gecekondu mahallesini

Ama ben bir gün zengin olup geri alacaktım bırakıp gittiğimiz o evi

Bunu tahmin etmeliydim, bir gün böyle olacağını söylemişti ninemin ahretliği

Ama bilirsin, ben gerçeğin diktateryasına rağmen hep yaşatmıştım hayallerimi


Nerede kalmıştık? Vaktiyle sen bitirmiştin kalbimin Ortadoğu’sunda savaşları

Ama bir eylül arefesi, bir akşamüstü, yaklaşık bir saatte

Tekrar harladın, kendimle bin yıllık düşmanlıklarımın ara verilmiş savaşlarını

Şimdi sen, kalbimin ve zihnimin terör suçlusu,

Ah! Kalbimde ve zihnimde patlattığın Molotofların yapış yapış ve keskin yangını

Ah! 21. Yüzyıl’a yaraşır bitmek bilmeyen asitmetrik savaşların faili

Bir eylül arefesi, bir akşamüstü, yaklaşık bir saatte

Geçmişiyle övünen bir üçüncü dünya ülkesi eyledin beni...

Biricik…