Medya içerisinde mevcut olan kadının yeri sorgulanacak derecede azdır.

Medyada kadının doğruyu yansıtan profili,medyanın arka planında kadına verdiği yer kadardır. Medya Türkiye’de daha erkek egemen bir oluşumdur, bu nedenle kadınlar üzerinde kullanılan dil de problemlidir. ‘Bayan, genç kız’ gibi kelimelerin kullanılmasına özen gösterilmeye çabalanıyor oluşu bu üslup problemini yok etmeye yetmiyor maalesef. Aynı zamanda medya kadını koruyup kollanacak, savunmasız bir karakter olarak yansıtmaktadır. Güçlü yönlerimizden çok uzakta yansıtılan kadın imajını sadece eril dil üzerinden ve bir erkek tarafından yaşamamaktayız. Medya içerisinde kadınlara gösterilen bu tavrı, Türkiye’de bir şekilde kendini medya üzerinde var etmiş hemcinslerimiz de yapmaktadır. 


Kadına şiddet ve kadın cinayetleri medya üzerinden yansıtılırken, artık normalize edilerek bizlere aktarılmaya başlandı. Şiddet ya da cinayet hakkında bize aktarım yapan medya, bunun için de olabildiğince meşrulaştırıcı bir dil kullanılıyor. Medya kadınları üreten bireyler olarak değil de tüketen bireyler olarak gördüğü ve yansıttığı için sürekli çizdikleri profil kadın üzerinde ‘mağdur’ profilidir. 


Reklamlara bakılacak olursa, kadının metalaştırıldığını görüntülüyoruz. Altındal’ın 2010 senesinde yazmış olduğu ‘Başkentte Kasaba Kültürü ile Biçimlenmiş Bir Mekân: Tandoğan Kapalı Çarşısı, Kent ve Toplum’ makalesinde de bahsetmiş olduğu kadının metalaşması konusunu Türkiye’de medya üzerinden görebiliriz. Ürünü daha fazla satabilmek, ürünü aldırabilmek için kullanılan ‘Güzel Kadın’ profilleri tamamen göz boyamadır ve insanların dikkatını daha fazla çekebilmek için kadınlar kullanılmaktadır. Bunun sonucunda da medyanın yarattığı güzellik algısı nedeniyle çoğu kadın o algıya erişmek için tek tip güzellik algısının içerisinde girmeye çalışmaktadır. Güzel olmak için estetik olmak, pahalı elbiseler, kaliteli parfümler ile kendilerini sınama psikolojisine girebilmektedir.


Kısacası medyanın içerisinde az kadın bulundurulması, kadının yanlış karakter kalıplarına sıkıştırılması ve reklamlarda satışları arttıran bir meta haline getiren yapı tamamen eril zihniyet yapısıdır. Bunu yıkabilmek için de öncelikle kadınların sadece kırılgan olmadıklarını, güzellik algısına uymak zorunda olmadıklarını hatırlatmak isterim. Türkiye gibi kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olan bir ülkenin, kadını böylesine sınaması tezat yaratmaktadır.