"Pathos ikimizden başka hiç kimse yok dünyada, Türkçe çağır çağıracaksan. Türkçe yok Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportunda, anlamadığım bir alfabeyle yazılı adım. Otel girişinde şişkonun teki pasaporta bakıyor, bakıyor, bakıyor: «Nationalité Monsieur?» İşte bütün mesele."


Kıbrıs Türkü olmak nasıl bir duygudur? Elinde İngiliz pasaportu ile Londra'da, Atina'da, ABD'nin herhangi bir eyaletinde, bir otelin girişinde, kimliğiniz ayırt edilemiyor. Ne yurdunuz var tam olarak yerleşecek ne de diliniz var tam olarak tutunacak...


"Bunca yıkım varken belki denizdir umut veren, içimde hiç dinmeyen bir ses var: Daha silinmedi Kıbrıslılar portakalların çiçeklendiği bu bahçeden. Biz kendimizi, yurdum pasaportunu ararız, girebilmek için dünyanın kapısından."


"Mehmet Yaşın (d. 1958, Lefkoşa), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi'nde master yaptı. 1986'da İngiltere'ye gitti. Birmingham Üniversitesi Bizans Osmanlı Eğitimleri Merkezinde, şiir ve kimlik konusundaki doktora çalışmasına başladı. Londra ve Atina Üniversitesinde, İngilizce ve Yunanca dil-edebiyat kurslarına katıldı. 1979'dan başlayarak şiir, yazı ve çevirileriyle dergi ve gazetelerde göründü. Uluslararası edebiyat-sanat konferanslarına katıldı. Sevgilim Ölü Asker (1984-1985 Akademi Şiir Birincilik Ödülü / A. Kadir Ödülü), Işık Merdiven (1986) adlı şiir kitapları yayınlandı. Şiirleri yabancı dillere çevrildi ve bestelendi. Çeşitli ülkelerde, müzik ekipleriyle birlikte şiirlerini sundu." (Arka kapaktan)


Farklı bir şair. Şiirlerinde düzyazıya, olay örgüsüne yaklaşmayı seven, bazen de dize dize, sözcük sözcük ilerleyen, arada BÜYÜK HARFLERLE VURGU yapan, en önemlisi de içinde bulunduğu duygu durumlarını kendine has bir üslupla anlatan bir şair.


Kıbrıslı bir Türk şair olması mı onun bu kadar dışlanmış olmasına neden olan?

Beş on kişinin ondan haberdar olmasına neden olan? Belki de öyledir, BİLEMİYORUM ama kaleminin aykırı olduğunu ve onu felsefe ile, aşk ile, hayat ile, yalnızlık ile, mitoloji ile harmanlayarak sunmayı sevdiğini söyleyebilirim. Ve Kıbrıs'ın da savaşa alet oluşundan memnun olmayan bir KIBRISLIdır.


Gençlik çağının başında Kıbrıs Harekatı ve sonrasını yaşayan şairde bu durum ağır hasarlar bırakmış, yakın arkadaşlarından bazıları sınırın ötesinde kalmış, onlar için de şiirler yazmış bir şair...


"Yurdumuz ikiye bölündü ve biz tel örgülere takıldık

- hem Türk hem Rum olan melezler-


"Aralık mı Temmuz mu

Taraf seç taraflardan

Türk müsün Rum mu

Araf geçmez aralarından


Kendime dönüp insanı sordum-

Ποιός είμαι εγώ;

Bomba şoklarıyla sordum

dünyadaki yerimi-

Kimim ben?


İşkencelerden geçti savaştan artakalan kuşağımız.

Teninde söndürülen izmarit Rumca adın gittin de ne değişti sanki

orada Türkçe adın sana saplı bir bıçak değil mi?


Biz iki tarafta da olamayız

çünkü ikisiyiz ve başka biriyiz

inanmak istemedin

biz yalnızlığın ta kendisiyiz."


Mehmet Yaşın sahaflarda gezerken keşfettiğim bir yazar oldu. O yüzden sahafların edebi hafızasına hiçbir yerde rastlanmayacağının önemini vurguluyoruz daima! Unutulan bir sürü yazarımız var. Belki de bize daha iyi hitap edecek yazarları nerede aramamız gerektiğini bilemediğimiz için bu çağın içinde böylece sıkışıp kalıyoruz...


"Öyleyse şimdi nedir beklediğim bir telefon sesinden, şu anda çağırdığım şiirden ve dünyaya karşı bir soru olan aşka yanıt bile ummazken beklediğim ne, neyi beklediğimi unutarak böyle.


(Kanımıza giren bir virüs değil mi bu çağ tel. Telleriyle bağlı sevgi sözleri, söylense ne çıkar. Aşkın ölüm duy'rusunu şiirden artakalan harflerle alanlara astılar, şimdi bütün sevişmeler intihar.)


Öyleyse bir şair daha ne bekleyebilir bu dünyadan?"