yine ben geldim. yine saçma sapan fikirlerimle, yine

seni yine kendimi yine onu anlatmak derdindeyim.

ben nötr damın kamburu.

tanıştığıma çok memnun oldum.

buna inanabiliyor musun?


beni dinleyip de bir şey kazanabileceğini sanmıyorum.

git hemen bir işe gir.

bir okula başla.

onlardan emir al, bunlara emir ver. yağmurda ıslan iş dönüşü.

ceketine mandalina kabukları sakla. arabalara su sıçrat. kırmızı ışıkta durma.

mümkünse öl.


ölmek o kadar kötü bir şey olmayabilir dedi bir yaşlı adam.

hem de bugün dedi.

hem de yaşlı adam. bu yeni doğan bir bebeğin, yaşamak o kadar kötü bir şey olmayabilir, demesi gibi.

komik ama hüzünlü.

dedim adam, saçların beyaz, karnın beyaz, parmakların beyaz. asıl sen ölürsen kötü bir şey olabilir gibi geliyor bana.

çay içer misin? diye sormadı. sadece güldü. ölecekmiş gibi güldü.


sonra kalktım. dün gece rüyamda gördüğüm birkaç kuşu teşhis etmeye gittim.

kredi kartına bile taksit yapıldıklarını duyunca, bir kuş kanadı kırılması titredi içim. peşin fiyatına.


çıktım. şehrin altyapısız onlarca sokağından geçerken, ceketim gittikçe ağırlaşıyordu ve ben yeraltı ve yer üstü sularını

düşünce gücüyle kontrol edebileceğime inanıyordum. o kadar yağıyordu yağmur. balıklara basmamak için özen gösteriyordum.


cebimdeki balıklar, ıslak omuzlarım, karışık saçlarım, kuşların kanatları, yaşlı adamın yaşı, hediye.

o mumları sakın üfleme.


gideyim.

atım lütfen.