perdeleri yerinden çıkarasım var. cam kenarı orkidelere bakarım böylece. küçük umutlar toplarım dallarından ve sabah olur.

sahi sabah oldu ya yüzün yeniden aydınlanır bende. tekrar ayağa kalkarsın gözümde. yüzün her zamankinden umut dolu.


kapılar kapanır ardımdan, bir canavar yaklaşır gerisin geriye. korkarım, ağlar çocuk gözlerim ve sabah olur.

heyecanlanırım yine. sürgülü kapıları açmak için çıkarım göğe. kapım kapının yanı ve her zamankinden umut dolu.


karbeyaz bir rüyaya uyandım. ayağımın altında cam kırıkları dolu. üstümde her zamankinden yaralayıcı bakışlar.

meydanlarda oturur yalnızlıklar. apartmanlar çiçek açmış yaprakları solmaya yakın ve dallar siyanür dolu.

açılmış siyah çiçeklere dalıp gidersin sonra. asansör boşlukları çığlıklarınla karbon moleküllerini kazanır.


bir gün solacak siyah çiçekler, perdeler gereğinden fazla asılıp takılacak. belki ben bir anlam bulacağım.

sabahlar döngüsü yavaşlatır aklımı ve sabah olur. kapıları kendim kapatırım, göğe bağırırım öylece.

üstüm yaralayıcı bakışlarla bezenmiş. korkarım, ağlarım, beklerim, çıldırırım.

yalnızlıklarım beni çay içmeye çağırır birer orkide hediye götürürüm onlara. cam kırıkları ayağımın altında.

belki görüyorsun belki hissediyorsun ama karbeyaz rüyalar çocuk gözlerimizi uyandırıyor.

öylesine ortaya konuşan dilimiz suskun her zamanki halinden.

metropollerde kanamaz yalnızlıklar, apartman bitkileri çiçek açar dalları siyanür dolu.

sen zehirlenirsin ben zehirlenirim. bir suikast bu, her zamanki halimizi katletmeye koyulan.

amerikan başkanı hak etmez cezalarımızı ve sokak çocukları hayal edemez umutlarımızı.


perdeleri yerine takasım var. yalnızlığımla koyu sohbete girerim böylece. sesi boğuk insanları dinlerim gece gece ve sabah olur.

sen yanımdasın, ben perdeler ardında. bir aydınlık yüzün gelir gözüme, yüzün her zamankinden umut dolu.