tarifsiz, geçmek bilmeyen bir burukluk hissiyle savaşıyorum. günlerimi zindan etmiyor, ağlatmıyor fakat boş boş duvar izletiyor sadece. biri uğruna kaybettiğim onca insan, ortasından döndüğüm onca yol, vazgeçtiğim onca ihtimal… düşünsem aklım almaz, düşünmesem aklımdan çıkmaz. iyi mi oldu kötü mü bilemiyorum. yaşanmalı mıydı yoksa boş kayıplar mıydı seçemiyorum. bazılarının arkadaşlığı, bazılarının sırdaşlığı yok oldu. dedim ya iyi mi oldu kötü mü oldu bilemiyorum. bildiğim tek bir şey var, olması gereken oldu. demek ki ben de bunu yaşamalıymışım. demek ki ben de böyle yanmalıymışım ve böyle yanılmalıymışım. keşke bazı şeyler en baştan başlasa. en azından tek bir konuşma. bunlar da beni bile isteye eliyle itene değil, benim görmemek için ısrar ettiklerime. en sevdiğin insan gitti ya tabii her kayba alışırsın sanıyorsun. her gidene kapıyı açarsın sanıyorsun. her kalkana yolu gösterirsin sanıyorsun. sanıyorsun da hep yanılıyorsun işte. bazen mide bulantını, ortadaki gerçeği bile görmezden gelip geçmişe üzülüyorsun. sana ne ki? hayatında toplasan ne kadar yer kaplıyordu ki? bir salonun ortasındaki koltuk takımı kadar bile etmezdi. niye bu kadar etkileniyorsun? kaç kere görüştün? kaç kere gülüştün? herkes yaptıklarının bedelini ödemeli. oturup düşünülmez bu. ahmak mısın sen? bak hayatına. birkaç kere söv, biraz miden bulansın ama devam et. bir de diğer konu var tabii. hani insan hikayesinin bittiği kişiyle artık aynı sokakta otursa bile karşılaşmıyor ya, biz de öyleydik. ne değişti anlamadım. ne bileyim ya hayat kısa işte. bu kadar nefret fazla değil mi? bilmem belki de sadece olumsuz bir duyguyla anımsanmak istemiyorum. beni es geçin olur mu? bu aralar buhrandayım. dudak kenarlarım düşüyor aşağı doğru. gözlerimde yağmurlar. kalabalıkta atacaksın o kahkahayı tabii. her gün gülümsemek de cabası. ehli oldun artık sen bu işin, bir plaket gerek. gerçi hangi davranışın için takdir edildin? neyi başardın, buna mı alkış tutulacak? cambaz ipte, balık dipte. sen de otur oturduğun yerde. nereye dönsen zarar. neye elini atsan felakete gebe. baktığımda hiçbir şey yanlış değil ama hiçbir şey doğru da hissettirmiyor. bir kendime bakıyorum bir de gözümün arkada kalışına. ben de eskisi gibi değilim ki. bir şeyler eksik gibi. artık gözlerim parlamaz mesela biliyor musun? heyecanlanmam hiçbir şeye. önceden olaylara büyük tepkiler verirdim, kızarlardı. şimdi git duvara anlat, aynı. sessizce oturmaktan sıkılmam mesela. dalar giderim öyle oralara. sorsan bir şey de düşünmüyorum halbuki ne bu alıklık?

ismim yabancı gelir kulaklarıma.

dönüp bakmam, lütfen tekrarla adımı.

kimsenin tanıdığı o ilk kişi değilim. 

şimdi bir başkasıyım, yine de aynı kimseyim.