"Gerçeğin ne olduğunu asla öğrenemiyoruz. Binlerce gerçek var. Hangi açıdan baktığımıza bağlı...’’


Michael Haneke’nin yönettiği, Daniel Auteuil ve Juliette Binoche başrollerini paylaştığı gerilim ve dram türündeki film #Cache, aynı zamanda 2005 Cannes Flm Festivali'nde "En İyi Yönetmen" ödülünü kazandı.


George ve Anne tek erkek çocuklarıyla birlikte mutlu yaşam sürdürürken bir gün evlerine isimsiz bir pakette gönderilen bir kaset, ailenin düzenini değiştirmeye başlar. Zamanla George’un geçmişteki sır perdesi aralanır ve bu sır George’u geçmişle yüzleştirir.


Haneke, üniversitede gördüğü sosyoloji ve psikoloji eğitimiyle birlikte kendine ait bir sinema dili oluşturarak eleştirel bakışını post-modern toplumun zaaflarına çevirmiş, bireysel olayları aktarırken bu olayların toplum ile olan ilişkilerini de ortaya çıkarmaya çalışan bir yönetmendir.


Cache filmini iki açıdan değerlendirmek gerekir: Birincisi bireysel olarak George’un vicdan değerleriyle ilgili, ikincisi ise burjuvazi devletin azınlık halkın üzerindeki gücü.


Bireysel olarak; suçluluk duygusunun dışa vurulmaz gerçekçiliği en rahatsız edici şekilde yansıtılır filmde. Gerçeği, -George’un rüyasından anlıyoruz- kendine göre değiştiriyor, çoğunlukla da saklıyor. Kendisini kandırmak için bahaneler yaratıyor. (Küçüktüm neden suçluluk duyayım? / Sadece evden gitmesini istedim.)

İktidar - azınlık ilişkisi olarak bakarsak; Micheal Foucault'a (ünlü bir sosyolog) göre iktidar; modernleşmeyle birlikte hastane, okul, hapishane gibi kurumlar ile tıp, hukuk, eğitim, ekonomi gibi alanlarda ortaya çıkan bilginin, azınlıkların toplumsallaşması yolunda kullanılan ilişkiler bütünüdür.


Foucault azınlıktan, ilkel toplumdan modern topluma geçen insan olarak bahseder. Azınlıklar, kimliğiyle ortaya çıkar. Bu kimliği yaratan ise iktidardır. Cache filmi de Foucault’nun iktidar - azınlık ilişkisi üzerinden açıklanabilir. Filmde iktidar - azınlık olarak ayırdığı halk ise; George Fransa’yı, Majid ise Cezayir’i temsil ediyor.


Yönetmen Haneke, filmin sonunda izleyicileri enine boyuna düşündürmek istediğini vurguluyor ve bence bunu başardı.