Beni bir kayanın üzerine bırakın. Orada yüzyıllarla sohbet edeceğim. Yıllardan alamadıklarımı misliyle çıkarma peşindeyim. Tarihi kimliklere bürünüp çoğu şeyi fethetme niyetindeyim. Uyanmalıyım önce. Şu an uyuduğumu gördüğümde uyandığımı sanmıştım ama bu yetmez. Bu, şu ana kadar bana yetmedi. Bu gibi konularda doyumsuzum. Hırsım farelere ve insanlara korku salmış olmalı ki ikisinin de gittikçe çevremdeki sayıları azaldı, hala çok fazlalar. Balonda olsam düşünmeden çoğunu atar ve aya kadar ulaşırdım. Havasızlıktan korkmuyorum. Çünkü şu ana kadar hep dibe battıkça nefessiz kaldım. Sonumu da düşünmüyorum. Bunda belki de kendi hayatımın kahramanı olma isteğim yatıyordur. Çoğu şey gibi o da yatıyordur. Onları ayağa kaldırmalıyım. Miskinlik tekkesi değilim ben. Yangın çıksa ilk ben kaçmalıyım. Bu tembellikle nasıl olacak? Hareket ettiğimde bile geç kalıyorum. Bu işte bir yanlışlık var. Sorun kesinlikle başkalarında. Ben haklıyım. Siz haksızsınız. Kurduğum son dört cümleyi uzun süre önce kurmayı bırakmıştım. Miskince bir köşeden hortlayıverdiler. Diğerleri gibi benim irademi dinlemiyorlar. Her taraf darmadağın olmuş. Ne çok çatışma, kırılma, kıvrılma, kıvranma, kızma, kızdırma… Bunun sonucu, meydan muharebesi üstünde gerçekleşmiş gibi olduğu yerde bitmiş küçük otlar misali darmadağınıklık, kırılma kıvrılma ve diğerleri. Ama hala yaşıyor. Kendi kendime bir onay veriyorum. Bir sessizlik anından sonra gürültü başlıyor. Yine meydan muharebesi olacak ama bu sefer iki taraftan biriyim. Kırmızı ve siyahlar var. İki rengi de severim. Kızıllığa dayanamam. İki taraf çarpışıyor ve kızıllıklar ortaya çıkıyor. Suç ve ceza aynı anda aynı yerde buluşuyor. Tüm bunları kayanın üzerinde bırakıldığımda kendi gözlerimle göreceğimden eminim ama o ana kadar beklemem gerekiyor. Yüzyıllardır çözülmemiş meselelere eğilip bir soru da ben ekleyeceğim. Savaşlar galip çıkmak için miydi gerçekten? Belki beni önemserler ve cevabı sağ alt köşeye iliştirirler. Her şey gibi bu da bir umuttan ibaret. İsteklerim zengin çocukların bitmek bilmez hayalleri gibi değil. Birçok şey sayıp dökmüş olabilirim ama bunları ben yapacağım. Siz beni o kayanın üzerine bırakın. Ben de bir dünya yaratacağım. Görün bak, o meydan savaşlarının bir sebebi olacak benim dünyamda. Tutarsızlık bulanları tutup atmayacağım bir kenara. Ben kötü biri değilim. Şu ana kadar miskin olmam o kayanın üzerinde de sadece uzanacağım ve hiçbir şey yapmayacağım anlamına gelmiyor. Bir eser başlayacak orada ve ben birçok kişiye birçok şeye atfedeceğim. Bir karmaşa başlayacak, sahibi aranacak. Sahibini ararlarken ben o kayada oturuyor olacağım. Kayanın çevresi sularla kaplı, kimse beni rahatsız edemez. Yüzüm hangi tarafa dönükse o taraftan bekleyeceğim gelecekleri. Her şeyin başlangıcı orası olacak. İnsanların hayali çizgiler etrafında hesaplar yapmaya itildiği sonradan var edilmiş yapay çizgilerle işi kalmayacak. Tek bir nokta olacak. Dünyanın merkezi. Dünyanın kendisi. Aynı zamanda dünya onun dışında kalan her yer olacak. Aynadan yansıyan görüntülerimi resmetmeyi de planlarıma ekledim. Beni götürün o kayaya. Yüzyılları bekletmemeliyim.