THE MODERN TİMES


Büyük ekonomik buhran sırasında makineleşmenin de etkisiyle bozulan ekonomik ve toplumsal koşulları artan işsizlik sorunlarını dile getiren film Charlie Chaplin'in küçük serseri (Şarlo) tiplemesine dayanan son filmidir.


Çarpık kapitalist sistemde makineleşmeyle birlikte insanın da makinenin bir parçası haline gelmesi, filmin ana fikrini oluşturuyor. Filimde fabrikada çalışan bir işçinin yaşadığı zorlukları görmekteyiz. İşçi çalıştığı fabrikadaki tempoya ayak uyduramaz ve ruhsal bir bunalıma girer. Otomatik bir yemek yedirme makinesinde kobay olarak kullanılır.


Günde 10 saat çalıştırılan işçi çalıştığı saatler boyunca sadece vida sıkar. Çalışma saati bitince etrafında gördüğü vida ve benzeri her şeye tornavidasına geçirmeye çalışır. İnsanların üzerine yürür ortalığı birbirine katar ve herkes onun kafayı yediğini düşünür. Ve en sonunda patronları tarafından delirdiği düşünülerek akıl hastanesine yollanır.


Aslında insanın bir öznelliği kalmamıştır insan artık sadece bir nesnedir. Hastaneden çıkarken elinde kırmızı bir bayrak vardır ve polisler bunu yanlış anlar onun komü.nist olduğunu düşünürler ve adamı hapse atarlar. Hapishanede bir olayı önlediği için ödül olarak onu serbest bırakırlar. Fakat hapishaneden çıkmak istemez aslında. İnsanın temel ihtiyacı olan yemek ve barınma gibi şeyler için çalışmak zorunda değildir hapishanede. Hapishaneden çıksa da oraya tekrardan geri dönmek isteyecektir. Sokakta babası görev sırasında öldürülen yetim ve işsiz bir kızla tanışır ve onunla arkadaş olur onu korumak ister. Ona bakabilmek için bir sürü işte çalışır fakat hepsinden atılır. Kız caddede kendi halinde dans ederken bir restoran işletmecisinin gözüne takılır ve işe alınır birazda olsa eline para geçer ve Şarlo'yu da işe aldırmaya çalışır Şarlo'nun müşterileri çok eğlendirdiğini fark eden işletmeci onu da işe alır fakat kapitalizm yine devreye girmiştir onlar işe alınırken diğer garson ve dansçı işten çıkarılır. Şarlo işten ayrılır ve filmin son sahnesinde ikisi el ele yürürler paraları ve barınacak bir yerleri yoktur ama mutludurlar.


Charlie Chaplin kapitalizmi, insanların sömürülmesini ve hayatlarının sadece bir güç tarafından kontrol edilmesini reddeder.

Kapitalist sistem ve sanayi toplumuyla beraber zengin olan fabrika patronları...

Diğer tarafta sömürülen, işsiz kalan işçiler...

Gelir dağılımındaki adaletsizlik...


Tüm bunlar arasında insanlığın mutluluğu arama çabası. Aslında günümüzde yaşadığımız ve daha da fazlasını yaşayacağımız olayları 80 yıl öncesinden anlatmış bize Chaplin…