Bir mahşer kalabalığının sotesindeyim

Bir nefeslik dahi yer kalmamış

Tıklım tıklım bir Bangladeş treni beynim

Çığırtkan zihnim ruhum bangır bangır işporta

Rastlantılara denk gelmek rastgele mi olmalı hep

Ummadığın bir anda ummadığın bir yerde

Ummadığın bir kimseden umarsızca mı olacak hep

Belki her şey rastlantıdan ibaretti

Tesadüfen aldım belki de kalemi elime her defasında

Pekala tesadüf müydü yahut

Dinci bir tabirle tevafuk mu yoksa

“Bir Tespih Diziyorum"u yazdığım gün

Denk gelmem bir tespihçi dayıya

Pazarlıyordu rengarenk çeşit çeşit tespihleri dayı

İknaya uğraşıyordu 3 tane züppe piçi

Ne yaptıysa da ikna edemedi dayı

Kızıyla erkeğiyle 3 tane züppe piçi

Solluyorum dayıyı şimdi

Solumda perendeci güvercinler 

Ve onlara mesken olmuş 

Binlerce Atatürk Parkı'ndan biri 

Belki de 1001. Atatürk Parkı'nın 

Pek de laik olmayan bir bankında

Tırnaklarını kesiyordu meczup

Saçı sakalı Ankara

Gibi gri ve birbirine lokomotif

Heyheylerim üstümde gene

Kırgınım, kızgınım, öfkeliyim sana dünya

Naş Yavrum naş

Huysuz kısrak misali 

Kırbaçladıkça dehlenen dünya

Belki de benden izinsiz bana rağmen

Yarattığın o paralel dünya

Nasıldır şimdi orda havalar

Ayazı sert mi 

Hasır kilimle mi kaplı şark köşen

Orada da işler yolu hariç her yerde mi 

Berduşum diyemeyen şair kesiliyor mu

Orada da benim gibi

Birkaç havadis daha ver 

Mazur gör merakımı

Hiddetlendirdi gene beni

Çakışan eğrilerimizin paralelliği

Orada da kumar baskını yiyor mu emekli lokalleri 

Ağzını bıçak bile açmayacak belli ki

Anlatmazsan anlatma ulan

Yemişim paralel evrenini!

Hem hiç de merakım yok

Elbet vardır oranın da bir

Gaffar Okkan’ı, Eşref Bitlis’i 

Ve mevcuttur oranın da eminim ki

Yezid’i, Nemrut’u yahut Kenan Evren’i

Ben kendi derdimdeyim 

Kendi alemim kendi caddelerimde

Elime zorla rulo halde 

Bir broşür sokuşturuyor inatçı kız

Büyük puntolarla

“Jin, Jiyan, Azadi” yazıyor kağıtta

Sinsice sırıtıyorum

Zira bu özgürlük naraları 

Güldürmüştür beni hep

Alay etmişimdir hep 

Kavgasında inancı olanla

Sesimizi tüm dünya duyacak diyen bir devrimci tanımıştım

Geçen hafta kaldırdık naaşını

Bırak bir kenara dünyayı

Faşiste saydığı pederinin dahi

Bayram seyrandı her yanı 

Eh be Hayri dayı

Bu kadarı da yapılır mı

Ne kadar aşırıya kaçsa da 

Oğlundu senin Musa

Musa senin oğlundu

Neyeydi bu kadar tepkin 

Kızıldeniz’i yarmadı ya oğlan

Yakışmadı sana 

Yapılmazdı artık bu kadarı da

Hem madem sen gelmedin

Bıraksaydın da rahatça ağlasaydı karın Mualla 

Bıraksaydın da gelseydi kadın

Oğludur sonuçta 

Hem bir Firavun gibi bir Tiran’a da 

Kafa tutmadı ya oğlan

Bir Köroğlu sevdasına düştü

Yanlış tarafı seçti

Seçmedi Karacaoğlan olmayı

Ondan çeşme başında güzelleri değil

Bolu beyini buldu karşısında

Maraş'tı senin oğlan

Kapısı yerine ömrüne attılar çarpıyı

Biraz da Sivas'tı senin oğlan

Madımak’a mahsup edilip yakılan

Oysa ne çok severdi senin haytan

Gidenlerin ardından ağıtlar yakmasını

Dillere pelesenk ihtilal melodilerinin

Ondan gelmezdi ardı arkası

Şimdi Musa gitti, Mualla yasta

Seviniyor gözüktüğüne bakmayın 

Hayri de yasın koynunda 

Yarım göndere çekilmiş içinde şimdi

Bahtiyarlığın sancağı

Hayri de ağlıyor 

1002. Atatürk Parkı'nda

Bense ne görsem tasavvur ediyorum

Naci Gürhan 08.08.1995 - 17.11.2021

Yazılı bir mermer taşın karşısında



Kasım 2021