"Bekaret, erkekler arasında bir meseledir, kadınlar bu meselede sadece sessiz birer aracı rolünü üstlenir. Namus gibi, bekaret de sadece erkeklere özgü bir saplantının tezahürüdür. Eşitsizliğin, kıtlığın damgasını vurduğu, bazı insanların onur kırıcı bir biçimde başkalarının tahakkümü altında olması yüzünden bütün bir toplumun, tek gerçek insan gücü olan özgüvenden mahrum kaldığı toplumsal yapılarda görülür. Namus ve bekaret kavramları, erkeğin itibarını kadının iki bacağı arasına yerleştirmektedir. Erkek, doğayı hakimiyeti altına alarak ya da dağları ve nehirleri fethederek değil, akraba ya da hısımı olan kadınların hareketlerini kontrol ederek ve yabancı erkeklerle herhangi bir temas kurmalarını yasaklayarak statü elde edebilmektedir."
Müslüman Toplumlarda Kadın ve Cinsellik - Pınar İlkkaracan
Yayınlandı
Neslihan Kızıl
2021-11-05T22:23:29+03:00Bu saygın üslubunuz için teşekkür ederim, böyle düzgün tartışmak zor. Yorumda belirttim fikirlerimi, o sebeple islam ve kadın bağlamında bir şey yazacak olursam bu epey kapsamlı olmakla beraber şimdilik hakkında konuşmayı nafile göreceğim bir konu. Sizin bu talebinizin kaynağı nedir? Zıt şeyleri savunmuyorsak pekala deneme türü altında neyi tartışacağız? Sevgiler.
umutulas
2021-11-05T02:38:10+03:00Neslihan Hanım, merhabalar. Birkaç haftadır sınav yoğunluğu olduğu için geç dönüş yapıyorum, kusura bakmayın.
Öncelikle şunu belirteyim ki; kitap tanıtımı için yazılan bir yazıya uzun uzadıya yanıt vermek zor ve bir noktada gereksizdir. Zira böylece, esas olan yani kitabın tanıtımı berhava olur ve eksen, tartışmaya doğru kayar. Benim burada yaptığım ilk yorumun sebebi mucibesi, önemli gördüğüm bir konuda paylaştığınız iletinin okunurluğunu artırmaktı. Zira -öyle tahmin ediyorum ki- yorum alan paylaşımlar daha çok okunuyor. İşte bu vesileyle ve kısa sürede yazdığım bu yazı haliyle eksik, dolayısıyla biraz yanlış ve yanlış anlaşılmaya ve yorumlanmaya da açık olur. Bu açıdan kusura bakmayın diyeyim. Ancak isterseniz, İslam ve Kadın başlığını taşıyan bir deneme başlığı altında pekâlâ tartışmayı sürdürebiliriz.
Neslihan Kızıl
2021-10-31T00:03:16+03:00@ademyüce, ilgi ve merakla bekliyor olacağım, takip ediyorum.
Neslihan Kızıl
2021-10-31T00:02:48+03:00Kur'an'da aynı zamanda "biz onları aşağılık bir maymuna çevirdik." söylemini içinde barındıran bir ayet de var @umutulas, fakat sadece moderniteyle oryantalizmi birbiriyle harmanlayan din ADAMları bu söylevleri evrim gibi bilimsel şeylere dayandırıyor. Neyse, konumuz zaten İslamiyetin genel anlamda nasıl bir din olduğu değil, nelere mal olduğu. Batı ile kıyaslamanızın sebebini de daha net anladım şimdi. Teknik anlamda bakmışsınız ve dindar olmamanız sizin adına mutluluk uyandırdı bende. Şunu kabul etmek gerekiyor ki kadın her yerde "kadın" olduğundan İsviçre'de bile iş yükü fark etmeksizin kadınlara verilen maaşların erkeklere verilenden daha az olduğu somut bir bilgi. Yani en basit örneğiyle sinema sektörüne baktığımızda biri erkek biri kadın olan (biyolojik cinsiyet olarak kadın-erkek elbette) iki başrolden erkek olan daha çok para kazanıyor. Ama etek giydiği için saldırıya uğrayan kadın sayısı daha az oralarda. Hymen zarı kontrolleri daha az yapılıyor oralarda. lgbtiq+'lar daha küçük bir kesim tarafından dışlanıyor oralarda. Bu kıyası yaptığımızda iki bölge arasında farklılıklar olduğunu fark edip sebeplerine iniyoruz ve görüyoruz ki daha eğitimsiz, daha dogma, bireyselleşmesini tamamlayamamış, dinî kodları günlük hayatına daha çok yansıyan ve çevresindekilere bunları dikte eden daha büyük bir kesim var burada. Ve burası mantığındaki başka Orta Doğu topraklarında. Hindistan'da da tecavüz vakaları had safhada fakat bu derleme özelinde bizim konumuz İslamiyette kadın ve cinsellik. İslamiyette kadının cinsel bir vasfı yok. Kitabın adı bile başlı başına paradoks. :) Kadın, eşi istediği müddetçe o yatağa girmek zorunda ve bu bir hizmet. Dünyadaki cennet vaadi. Dolayısıyla vermemiz gereken ilk tepki bu durumu batıyla kıyaslayıp bağlamı başka yöne (istemeden de olsa) çekmek değil, kadın mücadelesinde yanımızda olduğunuzu hissettirmek olmalıydı. Ben bunu beklerdim en azından kendi adıma. Ama demek istediğinizi de anladım. Sevgilerle...
Adem Yüce
2021-10-30T11:09:29+03:00Bu kitaba inceleme yazısı hazırlamıştım. Birkaç güne paylaşırım.
umutulas
2021-10-29T19:19:55+03:00Seniya arkadaş, bir kitap tanıtımı için dört sayfa yorum yazılmaz, değil mi? İslam dünyası deyince ilk akla gelen şeyi, İslam dünyasına dahil olmayan alanları bir ölçek, referans olarak almak makul değil midir? Yazdığım yorumda, kabaca bir mukayese yaparak, zamanında İslam dünyasında kimi ileri noktaların olduğunu, ancak yürünen yolun bir başka olduğunu söylemek istedim. Kadın ve kadın hakları sözkonusu olduğunda, din parantezinin tamamen dışına mı çıkmak gerekir yoksa içerde, başka bazı yolaklar var mıdır, bu da elbette bir tartışma konusu.
Galiba erkek olduğum için dünyaya din çerçevesinden baktığımı düşünüyorsunuz. Merak edildiğini sanmıyorum ama hayatımın her hangi bir evresinde dindar olmadım. Fakat bir tarihçi olarak, ortaçağ dünyasında bazı İslam filozoflarının, -örneğin- neredeyse evrimi tarif edecek (maymun, insanın bir basamak altındadır ve eğitilirse insan olabilirler gibi söylemler vardır örneğin) metinlere denk gelince, "acaba din parantezi içinde neler yapılabilirdi" diye düşündüğüm çok olmuştur.
Bu cevap yeterli olur mu bilmiyorum ama maalesef paylaşımlar için yapılan yorumların, sağlıklı bir tartışma zemini olduğunu düşünmüyorum. Yani bu yazdığıma vereceğiniz olası yanıta yanıt yazamazsam bu, yazdıklarınızı değersiz gördüğümden olmayacaktır.
Seniya Burçak
2021-10-29T18:58:17+03:00Batıyla kıyaslanan bir durum yok burada. Ayrıca islamiyetin kadın üzerindeki baskısı birçok dinden çok daha yoğun. Kadın sesinin bile haram olduğu bir algıdan bahsediyoruz. Bu doğrultuda, yukaridaki kitap önerisi de islamiyetin hakim olduğu ülkelerde yapılan arastirmalarin derlendiği bir çalışma.
Yani şu beyanınızın sebebini anlamakta zorlanıyorum:
kadının boşanma hakki yoktu ama erkeğe baskı uygulayarak kendinden boşandırabiliyordu? Derken? Buna şükür mü etmeliyiz?
umutulas
2021-10-29T18:39:14+03:00Boşanma hakkı sadece erkeğe tanınmış olsa da nihayet kadın, erkeği boşanmak zorunda bırakarak bile olsa boşanabiliyordu İslam dünyasında. Ayrıca bekâret kemeri gibi uygulamalar da yoktu. Bu iki parametre içinde dahi olsa (başka bazı küçük ayrıntılar da vardır elbette) Ortaçağ boyunca İslam dünyasının Hıristiyan dünyasından nisbeten ilerde olduğunu görüyoruz. Sonradan Batı, nasıl ilerledi; tarihsel ayrım noktaları nelerdir, ayrıca bakmak gerekiyor sanırım.