Yağmurlarla yıkanmış kutsal taş!

Söyle, hangi volkanın kustuğu çığlıksın?

Yüzünde vahşet çağından kalma karalık,

Feryatlarla yıpranmış özün.

Çatlaklarından sızar ruhuma yalnızlığın,

Damarlarımda gezinir öfke, nefret ve hüzün.


Çamurlara bulanmış kutsal taş!

Söyle, hangi günahsızın katline ortaksın?

Bedeninde balçık, kan ve irin,

Kinle bürünmüş gözün.

Çizgilerin resmeder ruhuma yalnızlığı,

Hücrelerime işler öfke, nefret ve hüzün.


Kırılıp parçalanmış kutsal taş!

Söyle, hangi günahın kullarına ilahsın?

Özünde kibirden kavi bir katılık,

Hakikate perdedir sözün.

Zerrelerin dile gelir, haykırır yalnızlığı,

Boğazımda düğümlenir öfke, nefret ve hüzün.


Ezilip ufalanmış kutsal taş!

Söyle, hangi kırımın kurbanına mezarsın?

Bağrında gece yarısı bir ıssızlık,

Ölülerinki gibi hissizdir yüzün.

Gözlerinde pus olur, mutlak yalnızlığım,

Değişmez kaderimdir öfke, nefret ve hüzün.



24.01.2022 / İstanbul