İnsan hayatında kalıcı mutluluk diye bir şey yoktur. Yalnızca geçici tatminler mümkündür. Çünkü insanoğlu, özünde arzularına hâkim olamayacak kadar acizdir. Hayat ve insan sürekli devinim hâlinde oradan oraya savrulup durur; acılar çeker, zorluklar atlatır. Dolayısıyla hayatta kalabilmesi için birtakım engelleri aşması ve sonucunda mutluluğu bulması beklenir. Ancak bu durum, arzu tatmin edildiği an kaybolur. Kaybolduğu yetmezmiş gibi saniyesinde bir yenisini doğurur ve insanoğlunun aciz devinimi devam eder. Istırap insanoğlunun kuralıdır. Buna karşılık insan hayatının mutluluğu, onun neşesi ve zevkleriyle değil; yalnızca keder ve ıstırabın yokluğuyla ölçülür. Fark edebileceğimiz gibi can sıkıntımızın farkına vardığımız anlar boş zamanlar ve çoğu zaman dertsiz zamanlarımızdır. Çünkü hayvanların tam tersine, yalnızca hayatta olmak (yaşamak) insan tatmini için yetersizdir. Eğer öyle olmasa can sıkıntısı diye bir şey var olmaz; yalnızca hayatta olmak tatminimiz için yeterli olurdu. Dolayısıyla insan ne olursa olsun kendine aşılacak bir engel veya üzerine düşüneceği bir konu bulur. Bunun aksinin iddiası yaşamı reddetmek olur.