Mutluluk neydi?
Gülümseten neydi bizi?
Hep sorduk
Ahh, neler umduk neler bulduk!
Neydi şu mutluluk?
Böyle diyordu şarkıda.
Sahiden neydi mutluluk?
Sürekli soruyoruz kendimize.
Belki çok büyük anlamlar yüklüyoruz ona,
Asla ulaşılmazmış gibi bakıyoruz,
Sihirli bir ormandan geçip binbir çeşit mücadele verdikten sonra tam da ulaştık derken,
Aslında ulaşamayacağımız kadar imkansız bir şeymiş gibi bakıyoruz.
Huysuz, inatçı, iyi gibi görünen ama kötü bi' devin koruduğu kilometrelerce yüksek bir dağın tepesindeki tek çiçekmiş gibi davranıyoruz ona.
O da sanıyor ki ben çok kıymetliyim,
Kimse bana ulaşamaz.
Bi' inci tanesiyim, elmasım, nadir bulunan sihirli bir taşım.
Devler ülkesine uzanan bir fasulyeyim,
Kötü devin koruduğu bir çiçeğim,
Her şeyin yolunda gittiği,
İyilerin hep iyi,
Kötülerin hep kötü olduğu,
Hep iyilerin kazandığı sihirli diyarlara açılan bir kapıyım.
Sanıyor ki ulaşılması zor hatta belki imkansızım.
Hem ulaşsalar da bana kalıcı olmaz ki.
Çünkü cam bi' fanusun içinde devin koruduğu bir karahindibayım ben.
Cam fanus kalktığı anda ufacık bir rüzgarla
Belki küçük bir nefeste puf dağılır giderim.
Mutluluk neydi?
Bunu tam bilmiyoruz ama
Sorarlarsa mutsuzum demekten de alıkoyamıyoruz kendimizi
Dedim ya çok büyük anlamlar yüklüyoruz ona
Gözümüzde büyütüyoruz.
Oysa o da tıpkı diğer duygular gibi
Varlığı tek başına anlamsız.
Koca bir hiç.
Hiç.
Boşluk.
Mutsuzluk varsa mutluluk var
Gözyaşı varsa mutluluk var
Endişe varsa ardından gelen rahatlamanın verdiği mutluluk var.
Boğazımızı düğümleyen, kelimelere dökülemeyen, dökülse de çözülemeyen
Hatta belki de bakışlardaki haykırışların düğümleri, tek tek açılırken var mutluluk.
Sıkıntının ardından içimize gelen ferahlığın mutluluğu var.
Mutluluk neydi?
Türk Dil Kurumu “Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik” diye tanımlamış.
Bir cümleye 15 kelimeye sığdırmış.
Koskoca Türk Dil Kurumu bile hakir görmüş mutluluğu.
Oysa biz ne derin anlamlar yüklüyoruz ona.
Belki de haklılar.
Belki tam da bu mutluluk.
Bu kadar.
Öylesine basit.
Bayağı.
Amiyane.
20 yıllık ömrümde adını koyamadım ben mutluluğun.
Eminim 80 yaşındaki birine sorsak o da koyamamıştır adını mutluluğun.
Belki de bir adı yoktur.
Tanımı yoktur
Belki de gerçekten sihirlidir, saklıdır, an'larda bulmak lazımdır onu.
Uzun zamandır görmediğimiz, çok sevdiğimiz birine özlem dolu sımsıkı sarılmaktır belki mutluluk.
Sevdiklerimize uzun uzun sıkı sıkı sarılırken duyduğumuz her bir kalp atışıdır.
Küçükken yapmaktan çok keyif aldığımız şeylerdeki keyfi tekrar yaşayabilmektir belki.
Belki de çok sevdiğimiz bir arkadaşımızın, dostumuzun, kardeşimizin derdine derman olduğumuz; içindeki harlı ateşi söndürdüğümüz o andaki tarif edilmez duygudur.
Yağmurda ıslanmanın verdiği huzurdur.
Kalabalık bir caddede güneşe yüzümüzü dönüp gözlerimiz kapalıyken güneşte yürümektir ya da bunu yapabilecek kadar çok güvenmektir yanımızdaki insana.
Mutluluk
Cama vuran yağmur damlarının sesine karışan bir şarkı,
En sevdiklerimizle yapılan geceler,
Hafif serin bir yaz sabahı kuş sesleriyle ve de en sevdiklerimizle bahçede yapılan bir kahvaltı,
İçimizde solan çiçekleri canlandıran,
Kalbimizde onlarca çiçek açtıran,
İyi gelen, iyi hissettiren, sarıp sarmalayan, bir ruhumuz olduğunu hatırlatan birisi ya da birileri.
Mutluluk
Denizin, yosunlarla kaplı kayaların kokusunu içimize çekmek gibi,
Dalgaların sesini dinlemek gibi,
Vapurda sevdiğimiz birinin omzunda martıların sesiyle, denizi kokusuyla uykuya dalmak gibi.
Sonra birden vapurun gürültülü sesiyle uyanıp yüzümüze anlamsız küçük bir gülümseme kondurmak gibi,
Çok sevdiklerimizle konuşmadan küçük bir bakışla anlaşmak
Ve o bakışa milyonlarca kelime sığdırmak gibi.
Kelimelerin yetmediği yerde bir bakışın tüm düğümleri çözmesi gibi,
Varlığına çok alıştığımız ama artık ayrı yollarda olduklarımızın yokluğuna alışmak gibi
Ya da kader yeniden bir araya getirirse varsa yolların yeniden birleşmesi kaderde
Birleştiği andaki mutluluk gibi.
Karanlık bir odada kokulu mumlarla, derin bi' sessizlikle düşüncelere dalmak gibi
Belki çok sevdiğimiz birinin sesinden şarkı dinlemek gibi
Belki bir satır şiirde bulmak kendimizi
Midemizin bulanacağını bile bile dönen salıncağa binmek gibi
Belki de gibisi fazla,
Tam olarak bu.
Bu kadar.
Belki de çok daha fazlası.
Ama ulaşılmaz değil.
Aksine en kolay ulaşılabilecek olan
Çünkü anılarda saklı,
Anlarda saklı
Ne kıymetli bu anılara sahip olabilenlere
Mutluluğu an'larda bulabilenlere
Ve anılarda bile bunu hissettirenlere
Böyle an'lar yaşayanlara ve de yaşatanlara
Ama en çok yaşatanlara.