Kitabımız, Türk edebiyatının ilk psikolojik roman denemesi olarak geçiyor imiş. Bana sorarsanız gerçekten de öyle. Çünkü baş karakterimiz 'Suphi' sadece sinirlerimi bozmakla yetinmedi, psikolojimi de alt üst etti. Geniş özetime başlamadan önce, bir cümle ile bu kitabı bana anlat deseniz, cümlem kesinlikle 'azgınlık ve kıskançlık başa bela' olur idi. Çünkü birazdan siz de göreceksiniz ki baş karakter demeye bile dilimin varmadığı müptezel Suphi'nin ve romanımızdaki diğer karakterlerin başına ne gelecekse Suphi Bey'in azgınlığından, Zehra Hanım'ın şeytani kıskançlığından gelecek.


Kitabımızı okumaya yeni başladığımızda, biz henüz Suphi'yi işinde gücünde, mantıklı bir delikanlı sanarken, Suphi Şevket Usta'nın yanında katiplik ile ekmek parasını çıkarıyor.

Ustanın eşi çok evvelden ölmüş, Zehra adında da kıskançlığı ve kaprisleri ile adamcağızı hayatından bezdiren bir kızı var. Her ne kadar kız babasını hayatından bezdirse de, kabul edelim bizim usta da pek lüzumsuz şimdi. Bizim Suphi'ye durmadan kızı Zehra'yı çekiştiriyor Şevket. Böyle baba düşman başına valla. Ha peki kız babasının çekiştirdiği kadar var mı? Var. Ama bu ayrı mesele.


Zehra'mızın, öyle sendeki bendeki gibi olmayan, keskin sirke küpüne zarar misali şeytani bir kıskançlığı var. Hem kendisine hem de çevresindekilere hayatı zehir ediyor çocukluğundan bu yana. İlle de ben hep ben diyor. Diğerlerinden bana ne, aman bana bir şey olmasın mantalitesinden de anlıyoruz ki Zehra, su götürmez bir şekilde aslan burcu kadını.


Düşünün Suphi'deki de nasıl bir azgınlıksa artık, daha Zehra'yı bir kere bile görmeden; ustasının kızını gereksiz gereksiz çekiştirmelerinden duyduğu, bildiği, öğrendiği kadarıyla aşık oluyor Zehra'ya. İşte buna ne kadar aşk derseniz artık. Yahu kıza aşık olacağına Suphi, ustanın babalığını sorgulasaydın ya keşke... Ama işte insanın fikri neyse zikri de odur, Suphi'nin de işi gücü aşk meşk, hayatta başka bir maksadı ya da beklentisi yok bu çocuğun. Mehtaplı bir gecede yanına güzel bir kadın koy, istersen kıyamet kopsun, Suphi'den mesudu olmaz bu dünyada. E yani Suphi hangi burç? Nazik, beyefendi oluşu, kitabın ilerleyen kısımlarında iki kadını birbirine düşürmesi ve maymun iştahlı çapkınlığı, hedonistliği ile Suphi, elbette terazi burcu erkeğinden bir başkası değil.


Eninde sonunda Suphi ile Zehra tanışırlar. E gençler birbirlerini görmüş, beğenmiş bize de onaylamak düşer, evlenirler. Evlenmeden önce gözü kör aşık Suphi; Zehra'm Zehra'm diye deli divane olmuşken, her gece rüyalarında Zehra'nın hasreti ile yanıp tutuşurken, ustasına da 'Katlanırım ben onun kıskançlık krizlerine, gülü seven dikenine katlanır sonuçta.' falan filan der de... Peki sizce katlanabilecek mi? Tahmin ettiğiniz cevap doğru arkadaşlar. Tabii ki katlanmayacak.


Cicim aylarında, genç çiftimizin evinde, elbette ev işlerine yardım eden hizmetliler olacaktır değil mi? Bir hizmetli cariyemiz var ki, ismi Sırrıcemal. Sırrıcemal de ne hikmetse ay parçası gibi bir dilber. Hem huyu, hem güzelliği ile mest ediyor herkesi. E ne olacak? Tahmin etmişsinizdir siz de. Zehra evde bir adet azgın Suphi besliyor, ne olabilir sizce yani? Çok da yaratıcı olmaya gerek yok cevabı bulmak için.


Başlarda tabii ki ortada fol yok fos yok da olsa Zehra; Sırrıcemal'in huyunun, yüzünün, vücudunun güzelliğini gördükçe kıskançlık krizlerine girecek. Kendisine rakip bu kız besbelli. Tabii bizim Suphi de başlarda "Yok hayatım, kafanda kuruyorsun sen, boğma beni hede hüde." diyecek, Zehra'nın ağzını kapamaya çalışacak. Peki Zehra yer mi? Yemez.


Azgınlık başa bela ne de olsa, yavaş yavaş Sırrıcemal'in aşk ateşine tutulacak Suphi beyefendi. Rezilsin Suphi. Rezil. Sen hem bizim gül gibi Zehra'mıza "sen kafanda kuruyorsun" naraları çekip deli muamelesi yap, bir de üstüne git güzel eşin varken evdeki cariyeye gönlünü kaptır. Senin var ya Allah belanı versin. Peki bizim Zehra salak mı? Anlar tabii çok geçmeden Sırrıcemal ile koca müsveddesi Suphi'nin arasındaki muhabbeti. Anlayınca da, direkt Sırrıcemal'i evden kovar. Geç hamle be Zehra'm. Olan oldu bir kere, senin azgın kocan başkasına gönlünü kaptırdı. Şimdi ne yapsan boş. Ha bu arada, bana sorarsan senin asıl evden kovman gereken kişi, o koca müsveddesi, müptezel, haysiyetsiz Suphi. Sırrıcemal ile de kadın dayanışması halinde takılırdınız evde ne güzel... Aman neyse, seni de yargılamıyorum, aşk kör ediyor ne de olsa insanı.


Nerede kalmıştık, Zehra kovaladı evden Sırrıcemal'i. Tamam da, Suphi'nin gönlüne düştü bir kere Sırrıcemal'in ateşi. O vakitten sonra evden gitse ne yazar Sırrıcemal? Adamın kalbinde kadın kalbinde! E sonra ne olacak? Suphi dayanamaz sözde aşk ateşine ve Zehra'dan boşanır, Sırrıcemal ile evlenir. Bu noktada sevinmiştim ben Zehra'mız kendine yeni bir hayat kuracak, güzel bir başlangıç yapacak, kurtuldu Suphi bozuntusundan diye. Ama yok. Okumaya devam edin siz. Zehra da az değil hani, şeytana pabucunu ters giydirir cinsinden. Aslan kadınını üzmeye gelmez arkadaşlar. Bu bilgi de kulağınıza küpe olsun.


Eee Sırrıcemal'in başına talih kuşu kondu, ondan mutlusu yok bu saatten sonra. Niye? Cariyelikten prensesliğe terfi etti çünkü. Kocasının prensesi Sırrıcemal oldu. Yeni gelinlerin tatlı heyecanı bastı bizim Sırrıcemal'i. Öyle hizmetçilik devri falan da kapandı. Bir taşla iki kuş: Hem yeni bir hayat kurdu kendisine hem de hayatının aşkını buldu güya. Hayatının aşkı da azgın Suphi. Gülelim bari. Ha bir de Zehra'yı yendi aklınca. Sen öyle san Sırrıcemal diyelim, yüzümüzde buruk bir gülümseme ile anlatmaya devam edelim.


Yeni evlilik, canım cicim ayları falan derken, bir gün Suphi'nin iş yerine Ürani adında bir Rum kızı gelir. Ama bu kızdaki güzelliği kimsede görmemiştir daha önce Suphi. Azgın bu adam diyorum işte, azgın. Yeni tanıştığı her kadına aşık oldum zannediyor, tedavi edilmesi lazım yani. Kimi görse görülmemiş bir güzellik var bu kadında diyor. Acaba durum kadınlarla değil de seninle alakalı olabilir mi Suphi? Tek problem azgınlığın olabilir mi Suphi? Ayıp ama ya. Toprak atacak seni haberin olsun.


Siz şimdi Suphi'nin azgınlığını ve Ürani'nin güzelliğini hesaba katarak, işlerin hangi noktaya everileceğini tahmin ettiniz değil mi? Ama çok da üzülmemişsinizdir. Eden bulur misali Sırrıcemal de mutlu olamazdı ki zaten, belliydi. Ne demiş atalarımız? Yuva yıkanın yuvası olmazmış. Gönül borcunun olduğu Şevket ustasının kızı Zehra'ya bunları yapan sana neler yapmaz a be saf kızım Sırrıcemal?

Zehra'nın ahı tuttu diyorsunuzdur siz şimdi Sırrıcemal'e. İşin aslı öyle değil ama. Ahı değil direkt kendisi tuttu Zehra'nın. Zehra boş durmadı tüm bunlar olurken. Adeta şeytana ruhunu, merhametini sattı ve kusursuz bir intikam planı yaptı. İntikam soğuk yenen bir yemektir Sırrıcemal, sen de komiksin, mutlu olabileceğini mi sandın ortada kıskançlığı ile nam salmış Zehra isimli bir tehlike varken? Tabii ki Zehra, Suphi onu terk ettikten sonra psikopata bağlayacak, varını yoğunu bu ikiliye ayırmaya harcayacaktı. Yenebilecek misiniz sandınız Zehra'yı? Yanınıza kalır mıydı hiç? Şunu unutmayın ki, aslan kadını Zehra'ya hiçbir şey olmaz!


Şimdi biraz zamanda geriye gidelim; Zehra'mız ne yapacak, araştıra araştıra bulduğu Ürani isimli çekici Rum kızını adeta bir seri katil gibi görevlendirecek. Tabii seri katil dediysek, adam öldüren cinsten değil. Suphi'nin Sırrıcemal'e olan sözde aşkının katili olacak Ürani. E zor iş de değil ya. Hedef azgın Suphi sonuçta. Kimi görse aşık olacak zaten. Hakeza hemencecik başarılı olacak da Üryani. Zehir gibi yayılacak Rum kızının aşkı Suphi'nin kanına. Öyle bir yayılacak ki hatta, Sırrıcemal'in yanına bile uğramaz olacak en sonunda Suphi. Bu saatten sonra hayattaki tek maksadı Ürani ile cilveleşmek, gününü gün etmek, alem yapmak olan hedonist Suphi, işte tam bu noktada müptezele bağlamaya başlayacak. Ürani, Suphi'nin sadece gönlünü değil, tüm hayatını değiştirecek. Ürani; Zehra mı, Sırrıcemal mi? Hem aşık değil Suphi'ye, hem de sulu dereden susuz getirir adamı. Zehra da fişnikleyip duruyor tabii kızı ayır bu ikiliyi diye, Ürani deli divane aşık edecek kendine Suphi'yi. Hatta keşke aşık ettirmekle kalsa, hayatını mahvedecek Suphi'nin. Niye? E o alemler bedavaya mı yapılıyor? Ürani'yi elinden kaçırmak istemeyen ve içten içe bu kadının onu aslında sevmediğini bilen, karşısında eziklik psikolojisine giren Suphi, mecburen varını yoğunu satacak bu güzel kadından ayrılmak istemeyerek. Tek kozu, parası çünkü. Ne dedik? Ürani'nin uğruna müptezel olmuş deli divane Suphi'den bahsettik. Buradan anlıyoruz ki Ürani kesinlikle çekiciliği, zevke ve sefaya olan bağımlılığı, terazi burcu erkeğini kendine köle etmesi ile bilinen aynı Suphi gibi hedonist ikizler burcu kadını.


Bu sırada gelin biz Sırrıcemal ne yapıyor ona bakalım. Suphi o kadar unuttu ki evinin yolunu, bu sırada hamile Sırrıcemal düşürdü bebeğini. Müptezel kocası parayı Rum kızına saçmakla meşgul o sırada. Bizim Sırrıcemal de en sonunda çektiği çilelere dayanamayacak ve canına kıyacak. Anladık, Sırrıcemal duygusal, nahif bir balık burcu kadını. Hiç öyle Zehra gibi intikam yollarına başvurmaz. Ne ederse kendine eder. Yazık oldu be Sırrıcemal, bir erkek için, üstelik azgın Suphi için, değer miydi? Eee ne demişler? Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Sana da hayrı dokunmayacağı belliydi hedonist Suphi'nin. Sen de az değildin.


Dönelim geri Suphi'ye. Gün gelecek Suphi'nin tek kuruş parası kalmayacak. Utanmasa donunu bile satacak kıvama gelecek Suphi. Tabii hal öyle olunca Rum kızı, güzellik, cazibe Üryani durur mu sefalet Suphi'nin yanında? Durmaz. Terk edecek Suphi'yi. Oh iyi oldu dediğinizi duyar gibiyim. İyi oldu Suphi.


Fark ettiniz mi, bizim Suphi ilk defa terk edildi. Kendisi hep terk eden kötü çocuktu, arkasından güzel kadınları gitme, gitme diye ağlatıyordu. İlk defa terk edilince nereden geldiğini şaşıracak beyefendi tabii. Üstüne bir de depresyon... Değersizlik duygusu... Aşk acısı... Ben ne işe yaramaz bir adamım düşünceleri... İşte vay efendim benim ailemle problemlerim var, kızım ben seni üzerim, sadece sana karşı değil herkese karşı böyleyim diyorum derkeeen, e alın size gül gibi bir sokaklara düşmüş çulsuz müptezel. E para yok, pul yok ne yapsın? Azgınlık da karın doyurmuyor ne de olsa, tulumbacılık işine girecek bizim bey. Artık ne diye düşündü; hem sokaktaki yangını hem de yüreğimdeki yangını söndürürüm bu yolla mı dedi, bilemiyoruz.


Neyse bir gün, Ürani'yi başka bir adamla görecek sokakta. Sonra herhalde içinden; her türlü pisliği yaptım, bir katil olmadığım kaldı demiş olacak ki; Ürani ve sevgilisini oracıkta öldürecek. Suçunu gizlemeye çalışacak, hiç bizim o tatlı Raskolnikov'umuz gibi vicdan azapları da çekmeyecek. Azgın ve hedonist Suphi'den bahsediyoruz sonuçta, çok da beklentiye girmemek lazım. Ne var ki suçu tam olarak ispat edilemeyecek, öyle olunca da bilmem nereye sürgüne gönderilecek. İnşallah dişi sinek falan yoktur sürgün yerinde. Varsa büyük sıkıntı çünkü.


Siz şimdi bu vakte kadar Zehra'ya ne oldu diyorsunuz dimi? Anlatalım.

Tüm bunlar olurken, Sırrıcemal'in ölüm haberini aldıktan sonra zalim Zehra amacına ulaştığını, artık mutlu olacağını sanmıştır ama nafile. İntikam ateşi sönmüştür artık ama, gönlündeki boşluk hala durmaktadır, hatta büyümüş bir şekilde. Hala Suphi'ye aşıktır Zehra. Bir ara eskiden Suphi ile beraber çalışan Muhsin ile bir umut evlenir, ama bir saniye bile ilk aşkı Suphi aklından çıkmaz ki. Bir süre yanındakiyle yaşlanırsın aklındakiyle ölürsün mantalitesi ile Muhsin ile evli kalır. Hiç mutlu değildir evliliğinden aslında ama sonlandıramaz da. Günün birinde Muhsin'den bir çocuğu olur Zehra'nın ama zavallı çocuk çok yaşayamadan ölür. Muhsin de daha fazla Zehra'ya katlanamaz ve terk eder. Zehra da pek üzülmez açıkçası bu duruma.


Zehra, sonradan Suphi'nin başına gelenleri öğrenince, birden o ulvi farkındalığa erişir ve yahu ben ne Allah'ın belası bir tipmişim, eve düşen yıldırım gibi düşmüşüm milletin hayatına diyerek vicdan azabı çekmeye başlar. Çeker çeker de, Zehra aynı Zehra, yine olsa yine aynısını yapar bence. Ah zalim, duygusuz Zehra ah! Bu saatten sonra o da derin bir üzüntü çekmeye başlar, hayat zindan olur ona da. Derken bir gün yolda, Suphi'nin annesini, biricik eski kayınvalidesini görür. Kadıncağız parasız pulsuz sokaklarda kalmış, oğlunun da acısıyla düşkün duruma gelmiştir. Kadıncağız da, Zehra'nın ayaklarının dibinde ölür o yolda.

Fark ettiniz mi, Zehra romandaki rezil Suphi hariç herkesin ölümüne sebep oldu. Kötüye bir şey olmaz misali, müptezel Suphi sürgünle yırttı paçayı.

E Zehra'nın kalbi de tüm bu olanlara, bu ölümlere dayanamaz tabii. O da günün birinde, üzüntüden ölür.


Romanda tek hayatta kalan karakterimiz, her şeyin sorumlusu kendisi olmasına rağmen, müptezel, azgın, hedonist Suphi. Onun da akıbeti belirsiz. İnşallah başına kötü şeyler gelmiştir Suphi. Bakalım azgınlığın tuttu mu elinden sürgünde.


Özetle, kitabımız azgınlığın, hedonizmin ve şeytani, patolojik kıskançlığın vahim sonuçları anlatıyor. Her şeyin fazlasının zararı vardır bilirsiniz; sevginin, aşkın da öyle. Kimseyi uğruna deli divane olacak kadar sevmemek lazım. Hoş, bana sorarsanız Suphi ne Zehra'yı ne Sırrıcemal'i ne de Ürani'yi sevdi. Suphi'nin tek sevdiği kendisiydi, sevme becerisinden yoksun biriydi Suphi.


Zehra, Sırrıcemal, Suphi, Üryani. Dördü de birbirinden haksızdı. Kitabı okurken de, savunduğum ve iyiliğini istediğim hiçbir karakterin olmaması beni rahatsız etti açıkçası. En sonunda da birbirlerinin sonları oldular. Zehra, acımasızlık konusunda şeytan mertebesine erişmişken, Suphi de maymun iştahlılığı, ayran gönüllülüğü ve sadakatsizliği ile rezil bir insandı. Bana sorarsanız Sırrıcemal ve Üryani, görece daha masumdu bu ikisine göre. Dördü de mahvoldu aşk uğruna.


Halbuki, Aşk-ı Memnu Behlül'ün de dediği gibi... Başka bir yolu vardı. Suphi bu kadar haysiyetsiz bir adam olmasa, elbette ki bir yolu vardı.


Dizisi falan çekilebilir bu kitabın, belki de çekilmiştir bilmiyorum. Dört sezonluk reyting rekorlu bir Türk dizisi çıkar bu kitaptan bence. Yetkililere duyurulur.


Biraz da kendi yorumumu katacak olursam (sanki çok objektif anlattım ya buraya kadar), bu kitabı okuyunca dedim ki; ne bileyim, belki de aşk diye bir şey yok da, uydurmaca bir şeyi yaşatmaya çalıştığımız için oluyor bu hayal kırıklıkları. Kim bilir? Belki de suç ne Zehra'da ne de Suphi'dedir. Belki aşk aslında böyledir.