WILLIAM BURROUGHS’UN HAZ DAMLATAN DAKTİLOSU

Sonra New Orleans’a doğru yola çıktık. Üzerindeki yağ tabakasından gökkuşağı renkleri yansıyan göllerden, turuncu gaz alevlerinin çıktığı bataklıklardan ve çöp yığını tepeciklerinin arasından yavaşça geçtik. Timsahlar, kırık cam şişelerinin, teneke kutularının ve sidik kokan arabesk neonlu motellerin önünde dolanıp duruyordu. Terkedilmiş pezevenkler... Var olmayan sanatın sevci hayranları… Üretilmemiş uyuşturucuların gözü pek bağımlıları... lll. Dünya savaşı karaborsacıları… Telepatik duyarlığı kesip çıkarıp atanlar… Kibirli ruh ortopedistleri... Adi suç müfettişlerini kınayan, uysal, utangaç ve paranoyak satranç oyuncuları… Nevrotik yazılarla yerle bir edilmiş, bölünmüş yetkinin sadık hizmetkârları... Ruhun tarif edilmeyen bozulmasını yadırgayanlar… Hepsi oradaydı. New Orleans ölü bir şehirdi…