gün, 22 kasım salı. geçen sefer yazdığım şeyleri yinelemek istememekle beraber az çok olsa da biraz içimi boşaltmak istiyorum gene. bugün içerisinde ekstrem derecede üzecek veya şaşırtacak bir durumla karşılaşmadım. geçen hafta bahsettiğim bunalım ve sıkıntılar hayatımda bir yer etmeye başladı. boğazımın aşağısında sanki çözülmeyecek, kesilmeyecek bir ağrı gibi içime bir ağırlık veriyor bu durum. sadece izliyor ve düşünüyorum. her gün ait hissetmediğim bir ortamın içerisinde etrafımdaki insanları izliyorum, hiçbiri ne bana ait ne de ben onlara aitim. belki onlar da birbirlerine ait değillerdir ama durumlarından rahatsızlık duymuyorlardır veya alışmışlardır. kim bilir. asla onlar gibi alışamayacağımı bilmek beni yaralıyor. neden alışamayacağımı da bilmiyorum. sadece onlar için değil artık içinde bulunduğum bu anlamsız topluma da alışamayacağımı düşünüyorum. her eriyip giden günün içerisinde ben de kendimi gitgide kaybediyorum. kapalı ve yağmurlu bir hava vardı bugün. havaya baktığımda kendimi yalnız hissetmedim. havadaki o kapalılık, boğukluk bana kendimi bir ayna gibi hissettirdi. tam bu satırları yazarken de bir kötü haber daha aldım ve ne şaşırdım ne de artık bir şeyler hissediyorum. kendimi yalnızlaştırmam bu yüzden çok daha iyi benim için. etrafımdaki insan sayısı azaldıkça karşılaşabileceğim sürprizler daha da azalıyor. umarım hala insanlığın içinde duygulara önem veren, bunu hayatına yer eden insanlar kalmıştır. hayatınızda sormaya, anlamsızlığın üstünde durmaya, en sonunda var olup olmadığımızı asla bilmeyeceğimiz yere gideceğimize ve "benim" için en önemli şeylerden olan insanlara nasılsın demeyi evvela unutmayın. sevgiyle kalın, gülümsemeye devam edin.