Hayatımızın belirli dönemleri içerisinde tahammül sınırlarımızı kaybederiz. Evdeki normal konuşma ya da basit bir isteği kendimize hakaret olarak adlandırırız. Bunun altında yatan sebebi arayan insanlara ise ayrıca gıcık oluruz. Hayatımızda bir şey ters gitmiştir. Olmasını planladığımızın tam tersi bir şekilde sonuçlanması bayağı canımızı sıkmıştır. İşte bu nedenle kendimizi depresyona sokmaya meyilli hale geliriz. Dinlediğimiz şarkılar değişir, olumlu giden işlerimizin olumsuz gideceğini düşünür ve karalar bağlarız. Hele bir de yakın olduklarımız durumu fark ediyor ya... Vah halimize.


Anlatamıyoruz neden böyle olduğumuzu. O anki psikolojiyle derdimizi küçümseyeceklerini düşünüyoruz. Ya da bizi ikna edecek bir cevap alamayacağımızı.

Kimseye bir şey anlatmak zorunda değiliz ama unutmayın, bugünün mutluluğu çok önemlidir. Ya dün yaşayamadığımız mutluluğun pişmanlığını fark ettiğimizde yarın için geç kalmış olursak? Herkesin bu hayatta mutluluk kavramı farklıdır. Kimisi çok basit şeylerle mutlu olur kimisi de daha ayrıntılı şeyler bekler.


Bunları değiştirmek biraz zor ama unutmayın, imkansız değildir. Sizi mutsuz eden şeyleri veyahut kişileri, önce alın karşınıza konuşun. Eğer sizin için çaba gösteriyorsa ve ilerleme kaydediyorsa tamam, ama eğer ki mutluluğun sadece ondan geleceğini düşündüğünüz kişi sizin için tırnağını oynatmıyorsa o kişiyi hayatınızdan ne olursa olsun çıkarın. İçinizde değişeceğine dair bir umut hep kalacak. Onun için de söyleyecek bir şeyim yok. Olsa da uygulayabileceğimizden emin değilim.