Yıkıcı olan şey çaresizliğimize alışmaktı.
Yıkıcı olan alışmaktı çaresizliğimize.
Acıya karşı bile artık hep aynı travmanın, yasın tekrarıyla hissiz bıraktılar bizi.
Hiçbir şey, söz geri getirmeyecek kaybettiklerimizi.
Aslında "yaşamak" sadece... Sadece "yaşamak..."
Ölmesek yaşayacağız da!
Ne zaman bitecek bütün bunlar?
Ne zaman geçecek bütün yaralar?
Hayat ne zaman uğrayacak bize?
Şu isimler, bu doğrular, öte yanlışlar...
Etrafımızda yüzlerce duvar, yüzlerce sınır, yüzlerce nefret ve durmadan duygularımızı, insanlığımızı manipüle eden yüzler, seslerle bir korkuyu büyüten....
Hissizlikle kaybettiğimiz şeyler.
İçimizi kemirenler.
Kopacaksa kıyamet, bu kopan nedir o zaman?
Biri bize söylesin yaşamak ne zaman bize uğrayacak.
Ne zaman?
Bu ülkede gerçekten "yaşamak" ezilmeden, bükülmeden, sömürülmeden, katledilmeden ne zaman uğrayacak bize...
Kaç kuşak daha hep bunları düşünerek kahrolacak?Katillerin hayatı ve varlığı için kurban verecek hayatını?
Ne zaman bitecek?
Ne zaman uğrayacak bu "yaşamak" bize?