Nefesini, nefessizlikle karşıladım

İncinme heyecanına kapılıverdim.


En sevdiğin parmaklarım geziniyor sırtında

Darılma büyüne tutuluverdim

Tenin can veriyor bana

Bulutları oraya sen mi koyuverdin?

"Ah" ne güzel bir dinlenme nidası

16. yüzyılda olsaydım, buna ne çok anlam yüklerdim 

İncinme ruhumu oradan alıp da karşına geldim. 

Bir gün bir kelebek dinlendi omuzlarımda,

Bana yaslanmanla geçen bir dakikalık süre,

Birkaç bin yıl eder paralel evrende.

Bir bahar canlanırken omuzlarımda,

Boğazımda düğüm düğüm açılamayan çiçekler

Dudaklarınla yeşerteceğim bu çorak toprağı,

Ben bir baharı öptüm bu gece 

Bir kelebeğin fısıldamasından duyun ahlağı

İncinme hayaline tutunuverdim.


Dertler ve kederli sade kahveler 

En sevdiğim sütyen ve uzun geceler 

Terlemiş ve yapışmış üstüme bir tişört

Soyun! Tenini, nefesimle ört

En güzel şiirlerin yazıldığı saat: gece dört

İnsin ruhumuz "dünya" denen bu tepeden

Girsin aşk adlı diyardan içeri,

Biz ki yurt etmişiz o diyarı, diyar bizden içeri

Kapat kapıyı çabuk gel içeri

Kapı ardı koridor beyannamesi

İşin özü o diyar göğsümde bir yerde

Göğsüm, bir dünya huzurunda 

Gerçeküstü hayali bir perde 

Gel de bu güzelliği sözcüklerle çizme

Ressamlar beceremezdi zaten şairler daha ince

Yok yok sen sakın incenme! 

Sana denk bir evren çizmeye çalışıverdim,

Konuşma, sus! Kelimelerin sessizliğinde hapsoluverdim.