Öyle mi Neriman

Soğusun diye balkona koyduğun bu hayat,

Neden bir sokak kedisinin değil de senin?

Söz açma bana haftasonundan, İstanbuldan

Benim Pangaltı'da kötü anılarım var.


Hareketli bir bahar akşamı

Tek duran sendin ahşap sandalyede

Etrafında döner gibi oluyordu insanlar,

İnsanlar ellerinde kadehlerle sarhoş, gezegenler gibi

O an seninle göz göze gelmek bana,

Bir anahtar kazandırdı kocaman kapılardan geçmeye

Bir kadeh koyu kan şarap içmeye


Öyle mi Neriman

Benimle yaşamaz mısın?

Benim taşralı omuzlarıma bir yoga kursunun dağılmasını bekleten kargaşa

Selamsız hal sordurtan bu batılı İstanbul lodosu

Seni de benle bir etmez mi bir estiği yerden


Salı günleri sigara içerken üniversite avlularında

Bana acele ettiren telaşe, utangaçlık

Eşek kadar adam oldun monologları...

Sende bir şeyi karşılamaz mı sunsam önüne?


Öyle mi Neriman

Beni yadırgar mısın?

Terk ettim diye güzel kadınları

Bana ince keman sesleri dinletmez misin?


Ben senin için büyük marketlerin reyonlarında gezdim parasızken,

Ocak ayında ceplerimden çıkardım ellerimi,

Yüzüne koymak için Neriman

Yüzünde bulmak için kaynettiğim yüzümü

Sen benli olmadın.


Şimdi senin gördükçe kudurduğun bu kalabalık meydanlar,

Kocaman bulvarlarla, çarşılara çıkıyor.

Sen inmiyorsun yokuşlardan aşağıya

Beni adam yerine koymuyorsun.


Öyle mi Neriman

Beni sevmiyor musun?

Şu soğuk dünyada bir gözüne baktım,

Arkadaşlık ettim yanına çıktım.

Sevmiyorum diyorsun.

Aşk olsun.



Fotoğraf: Ecre Begüm Bayrak